Oruç, seni alışkanlığın cehenneminden kurtarmak için geldi. Her şeyi elinin altında hazır bilirken, uzaklaştı nimetler. Her şeyin sahibi sanırken kendini, iddianı kaybettin. Sen sana ait değilsin. Senin değil hiçbir şey. Sahibinin izniyle yersin. İşte şimdi, alışkanlıkla değil, hasretle bakıyorsun her şeye. Bıkkın olarak değil, özleyerek var oluyorsun gün boyu.
Farkında mısın yeniden boyandı su ve ekmek. Yeni renkler giydi meyveler ve yiyecekler. Yeni ve taze görünüyor her şey sana. Yeni/den var oluyor nimetler. İzinle dokunuyorsun ekmeğe suya. Rabbinin izniyle. Sahibinin izniyle. Doğruca Rabbinden alıyorsun ikramı. Rabbinin yanında buluyorsun doymaları, tatları, hazları… Dünyanın dağdağasından alınıyorsun; cennet sofrasına oturtuluyorsun. Hep güzellerin oturduğu sofraya buyur ediliyorsun. İyilerin yanında diz çöküyorsun. İyilerle beraber yudumluyorsun suyu.
Sıradan değilsin artık. Sıradan değil hiçbir lezzet. Alışkanlığın ateşinden kurtuldun, hayret cennetine vardın. Bıkkınlığın cehenneminden çıktın, minnet ve şükür cennetine alındın.
Cennetine hoş geldin…
Senai Demirci