Cevşen, Hz. Peygamber’e (sav) Hz. Cebrail’in (as) vahiyle getirdiği ve “zırhı çıkar, bunu oku” dediği, gayet yüksek ve çok kıymetdar bir münacaat-ı Peygamberidir.
Buradaki Hz. Cebrail’in “zırhı çıkar bunu oku” demesinden sebeplere riayet etmenin gereksiz olması gibi bir anlam çıkarmak doğru olmasa gerek. “Devemi serbest bırakıp Allah’a tevekkül etsem olur mu?” diye soran bir sahabiye Allah Rasulü s.a.v.’in “Deveni önce sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a tevekkül et” demesi sebeplere riayet etmenin Cenab-ı Hakka dua etmenin önemi bir parçası olduğunu bize ders vermekte iken, Cebrail’in (as) sözünü madi zırhın çıkarılması olarak anlamanın doğru olmadığı aşikar.
Cebrail’in (as) “zırhı çıkar, bunu oku” demesinden “sebeplere (zırha) tesir-i hakiki verme” dediği söylenebilir. Yani “seni koruyanın zırh değil, sebepleri de sonuçları da, maddi zırhı da yaratan Cenab-ı Hak olduğunu aklından çıkarma”. Evet, zırha gelen bir mızrak darbesini insana eriştirmeyen zırhı mızrağın geçmeyeceği şekilde yaratan ve yaratmaya devam eden, demir ile ilgili yaratılışı belli bir düzen içerisinde gerçekleştirerek mızrağın zırhtan geçmemesini yaratan Mutlak Hallak, Alîm, Hakîm, Adil, Kadir olan Cenab-ı Haktır.
Cevşen bize bir eğitim veriyor. Ezbere bir şekilde, anlamadan yüzünden okumak, hatta ezbere bir şekilde anladığımızı zannederek mealini okumak yerine Cevşen’in verdiği eğitime girmek lazım. Nasıl bir Yaratıcımız olduğunu anlatıyor Cevşen. Kabirdeki “Rabbin kim” sorusunun özet bir cevabı adeta.
Cevşendeki bölümleri akıl süzgecinden geçirip kalbimize indirerek okumadıktan sonra faydası çok sınırlı kalıyor. Bilgi cinsinden okumak yerine her bir cümledeki hakikati tefekkürle kalbimize indirmemiz gerekiyor. Günümüzde Cevşen bir mahfazaya takılıp gömleğe iliştirilir olmuş. Burada belki de şirk kokusu bile var. Yani Cevşeni omza asıp onun maddi varlığından medet beklemede…
Cevşen‘in mesela 28. bölümü aşağıdaki şekilde.
28-
1-Ey desteği olmayanların desteği,
2-Ey dayanağı olmayanların dayanağı,
3-Ey övünülecek bir şeyi olmayanların övüncü,
4-Ey imdat’a koşacak kimsesi olmayanların imdadı,
5-Ey korunacak yeri olmayanların koruyucusu,
6-Ey iftihar edecek kimsesi olmayanların iftihari,
7-Ey izzeti olmayanların izzeti,
8-Ey yardımcısı olmayanların yardımcısı,
9-Ey dostu olmayanların dostu,
10-Ey zenginliği olmayanların zenginliği,
“Ey desteği olmayanların desteği,” cümlesini “annesi, babası, eşi dostu olmayanların desteği” şeklinde anlamak tabii ki yanlış olur.
Sebeplerin tesir-i hakikisi yok. Dolayısıyla hiç bir insanın sebepler anlamında bir desteği yok. Ve hakiki destek Cenab-ı Hak. İşte “Ey desteği olmayanların desteği,” cümlesi şöyle okunsa daha doğru olur: “Ey sebeplerden hakiki destek olamayacağını anlayan ve hissedenlerin desteği”. Yani Cenab-ı Hakkın hakiki Mün’im, bize destek veren Zat olduğunu ne zaman anlarız? Ancak “desteğimiz olmadığını” anladığımız zaman. İnsan Cenab-ı Hakk’ın hakiki destek olduğunu anlamadıktan sonra annesi, babası, yüzlerce yakını da olsa desteksizdir. Cenab-ı Hakk’ın hakiki destek olduğunu anlayan insan ise insanlardan hiçbir yakını olmasa bile gerçek desteği bulmuştur.
Evet, Cenab-ı Hakk’ı tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır.
Üstadın 6. Mektup’ta naklettiği gibi
“meşhur Hikem-i Atâiyenin şu fıkrası,
yani, “Cenâb-ı Hakkı bulan neyi kaybeder? Ve Onu kaybeden neyi kazanır?”; yani, “Onu bulan herşeyi bulur. Onu bulmayan hiçbir şey bulmaz, bulsa da başına belâ bulur”
Takip eden cümleler de bu şekilde tefekkür ederek çalışılmalı. Mesela 8. cümlede “Ey yardımcısı olmayanların yardımcısı” deniyor. Yaratıcısından başka yardımcısı olan bir insan mı var ki. İşte “Ey yardımcısı olmayanların yardımcısı” yani sebeplerin yardımcı olamayacağını anlayanların. “Ey zenginliği olmayanların zenginliği”, yani sadece mutlak aczini fakrını anlayanların mutlak rahmete, kudrete, zenginliğe bağlanması.
İşte cevşen baştan sonra bir eğitim veriyor.
30-
1-Ey kendisine sığınmak isteyenleri koruyan,
2-Ey kendisinden merhamet isteyenlere merhamet eden,
3-Ey kendisinden yardım isteyenlere yardım eden,
4-Ey korunmak isteyenleri muhafaza eden,
5-Ey kendisinden ikram isteyenlere ikram eden,
6-Ey kendisinden irşad edilmeyi isteyenleri irşad eden,
7-Ey kendisinden inayet isteyenlere inayet eden,
8-Ey kendisinden imdat isteyenlere imdat eden,
9-Ey feryat edenlerin feryadına koşan,
10-Ey kendisinden mağfiret isteyenleri bağışlayan,
Aşağıdaki satırları ezbere okumanın pek bir faydası yok. Nasıl bir yaratıcı tanıyoruz? Kudretiyle izzetini her yerde gösteren bir yaratıcı tanıyor muyuz?
81-
1-Ey güç ve havliyle nimet veren,
2-Ey genis ve bol imkanlariyla ikram eden,
3-Ey tekrar tekrar lütufta bulunan,
4-Ey kudretiyle her yerde izzetini gösteren,
5-Ey herseyi hikmetiyle ölçüp biçen,
6-Ey tedbiriyle hükmeden,
7-Ey ilmiyle herseyi idare eden,
8-Ey hilim ve yumusakligiyla kullarini cezalandirmaktan vazgeçen,
9-Ey yüceligiyle beraber kullarina yakin olan,
10-Ey yakinliginda yüceligi tezahür eden,
ya da aşağıda yağmuru kendisinden başkası yağdıramayan olarak tanıyor muyuz yaratıcıyı? Bunu kalbimize indirdik mi?
90-
1-Ey gaybi kendisinden baska kimse bilemeyen,
2-Ey kullarindan kötülügü kendisinden baska kimse defedemeyen,
3-Ey isleri Kendisinden baska kimse idare edemeyen,
4-Ey günahlari Kendisinden baska kimse magfiret edemeyen,
5-Ey kalbleri Kendisinden baskasi degistiremeyen,
6-Ey mahlukati kendisinden baskasi yaratamayan,
7-Ey nimetleri Kendisinden baskasi tamamlayamayan,
8-Ey yagmuru Kendisinden baskasi yagdiramayan,
9-Ey ölüleri Kendisinden baskasi diriltemeyen,
10-Ey kullarini Kendisinden baskasi gerçek zengin kilamayan,
Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin, Senden baska İlah yok ki bize imdat etsin. Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden (senden uzak kalmaktan) kurtar.
Velhasılı kelam, insanın Cehennemden yani Rabbinden uzak kalmaktan, O’nu isim ve sıfatlarıyla birlikte tanımamaktan kurtulmasının çaresi cevşende verilen eğitime girip, orada anlatılan şekliyle yaratıcısını tanımaktan geçiyor.