Kainat ve İnsan

Peygambersiz Hayat Anlamsız Olurdu -VIII-

Peygambersiz Hayat Anlamsız Olurdu -VIII- | Ha-Mim

Uygulama Örneğinin İnsan Cinsinden Olmasının Zorunluluğu Ve Sürekliliği

Tefekkür yolculuğumuzun önceki istasyonlarında, benim, evrene baktığımda bana kendisini Var Edeni ve Onun özelliklerini gösterdiğini fakat insan olarak niçin sahip olduğum şeylerin elimden çıktığı, niye günün birinde bu hayattan gitmek zorunda kalacağım, buradaki görevimin ne olduğu, nereye gideceğim ve en önemlisi O Var Edenle nasıl temas kuracağım gibi soru ve isteklerime cevap vermediğini konuşmuştuk. Onun bütün bu soru ve isteklerime mutlaka benim anlayacağım biçimde, sözlü olarak cevap vermesi gerektiğine, vahyin de aslında bu demek olduğuna değinmiştik. O “mutlak” olduğu için Onun konuşmasının bana yine benim gibi bir insan aracılığıyla (elçi) gelmesine, bu insanın aynı zamanda o konuşmadaki mesajları uygulayarak bana örneklik yapmasınının zorunluluğuna da işaret etmiştik.

Bu istasyonda akılma gelen soru şu: Elçi uygulamasını yalnız metin nakilleri içinde mi aramalıyım, yoksa bu uygulamanın nesiller boyunca, her neslin kendi şartları içerisinde tatbik edilen şekliyle korunmasını Yaratıcının hikmetinden beklemeli miyim? Bu incelikli sorunun cevabını, daha sonra ele alacağım, “elçi uygulamasının nakil kayıtlarında karşılaşmak durumunda olacağımız engelleri” başlıklı yazıya bırakıyorum. Bu yazıda konumuz, O Var Edicinin diğer ifadeyle O Yaratıcının benim soru ve isteklerime rehberliğinin insan cinsinden olmasının ve uygulamasının zorunluluğu ve sürekliliğidir.

Tefekkür yolculuğumuzun önceki istasyonlarında, benim, evrene baktığımda bana kendisini Var Edeni ve Onun özelliklerini gösterdiğini fakat insan olarak niçin sahip olduğum şeylerin elimden çıktığı, niye günün birinde bu hayattan gitmek zorunda kalacağım, buradaki görevimin ne olduğu, nereye gideceğim ve en önemlisi O Var Edenle nasıl temas kuracağım gibi soru ve isteklerime cevap vermediğini konuşmuştuk.

Bu konu etrafında düşünmeye çalışıyorum. Eğer elçi uygulaması sürekliliğini uygulama cinsinden korunmayıp, benim çağımda, şimdi Kur’an’daki evrensel prensipleri uygulamaya koymak istediğimde takip edeceğim örneklerden mahrum bırakılırsam, mesajın evrensel kurallarının değeri kalmaz. Nitekim uygulama rehberi olmayan bir “anayasa” benim gibi hukuk uzmanı olmayan kişi için neredeyse hiçbir pratik değer taşımaz. Böyle bir anayasayı elimde bulundurmamın da bir anlamı kalmaz.

Buradaki anayasa örneği Yaratıcının mesajı için idi. Acaba evrensel kurallar içeren bir mesaj uygulama örneklerinden mahrum bırakılırsa, bu aynı zamanda o mesajı gönderenin başarısızlığı anlamına gelmez mi? Bu soruya ‘elbette’ diye cevap veriyorum. Oysa ben görüyorum ki, Yaratıcı her bir yarattığı şeyde sonsuz hikmet sahibi olduğunu göstererek yaratıyor. O halde böyle hikmetli olan Yaratıcı mesajını nesiller boyunca insanları uygulama örneklerinden yoksun bırakan bir hikmetizliğe girmez, diye anlıyorum.

Bu konunun anlaşılmasında yardımcı olacağını gördüğüm, çoğunuz tarafından bilinen benzetmeyi hatırlayalım: Elçi bir ağaç gibidir. Kökleri kendisinden önce görevlendirilmiş elçilerin mesajlarıyla bağlıdır. Dalları ve meyveleri ise her devirde o elçinin örnek uygulamasını kendi zaman ve mekan şartları içinde sürdüren kişilerdir.

Elçi bir ağaç gibidir. Kökleri kendisinden önce görevlendirilmiş elçilerin mesajlarıyla bağlıdır. Dalları ve meyveleri ise her devirde o elçinin örnek uygulamasını kendi zaman ve mekan şartları içinde sürdüren kişilerdir.

Elçiliği, Yaratıcının rehberliği olarak anladığımızda bu benzetmenin çok hakikatli olduğunu görüyoruz. Yani elçilik insanlık tarihinin bir döneminde ortaya çıkmış bir olgu olmamalı diye anlaşılıyor. O halde aynı işlevin Elçinin vefatından sonra da bir biçimde devam etmesi gerektiği sonucuna ulaşılıyor. Şimdi bu benzetmeyi dikkate alarak bu kişilerin kim olduğu, uygulama yapmayı isteyen insanların ilgi alanı belirlemesi gerekir. Uygulamak isteyen insanlar kendi ihtiyaç alanı ve kapasitesi dahilinde araştırmakla görevli olmalıdırlar. Kim hangi alanda uygulama yapmanın örneğini arıyorsa, o alanda bir örneğin bulunması, hem Yaratıcının sınırsız bilgisi, hem mesajın evrenselliği ve hem de mesaj taşıyıcısı elçinin görevinin evrensel uygulama sergilemesinin hikmetinin sonucudur.

Tek bir kişi ismi ile karşımıza çıkmayan bu sonuç, benim görev başına geçip araştırma yapmamı zorunlu kılıyor. Her konuda ihtiyaçlarımı karşılamak için her türlü araca baş vurduğuma göre, böyle benim insaniyetimin en önemli sorunu olan varlık amacımı gerçekleştirme konusunda araştırma yapmaktan kaçınmamalıyım, tembellik yapmamalıyım.

Konumuz tam olarak aydınlığa kavuşmadı zannederim. Devam etmemiz gerekiyor.

Yazar hakkında

Ali Mermer

Yorum yazın