Yazılar Usûle Dair Yansımalar

Umre ve Hac Günlüğü

Umre ve Hac Günlüğü | Ha-Mim

Sevgili’nin Evine Doğru

1995 yılının bahar günü bir dostun dudağından duyduğum o tatlı sözle başladı her şey. “Hazırlan, hacca gideceksin.” Herkes gibi benim de zihnimde, hacca ancak zenginlerin ve yaşlıların gidebileceğine dair yerleşik bir kabul vardı. İçimden, “Ama nasıl olur?”, “Zamanı geldi mi ki!” gibi otomatik bahaneler başını uzatacak gibi oldu. Parmağını dudağına değdirerek yaptığı “sus” işareti hepsini geri gönderdi. Sanki Kâbe’nin eteğinde yürüdüğümü görmüş gibi emin ses tonuyla ikinci talimâtını verdi: “Pasaportunu hazır et!”

O yılın Mayıs ayında, otuzlu yaşlarımın başında, belime acemice doladığım ihramımla havalimanında heyecanla telbiye getirirken, hayatımın yolculuğuna çıktığımın farkında değildim. Gecenin orta yerinde uçağımız tekerleklerini yerden kaldırdığında, geride bıraktığım şehre baktım tahassürle. Alıştığım şehir, sevdiğim eşim, şefkatle üzerine titrediğim çocuğum, ardı sıra koştuğum hayatım aşağıda bir yerde, puslu bir resimde eriyivermişti. Her sevda bir vedayı doğuruyordu. Vuslatın bedeli firkatti. Şehrin sayısız ışıkları arasında hızlıca kayıp giderken, nasıl da bunca çok şeye bağlandığıma şaştığımı hatırlıyorum. Her bağ sancılı bir kopuşu da besliyordu. Tanıdık bir sahili terk etmeden, yeni bir kıtayı keşfetmek mümkün değildi.

Bir aya yaklaşan ilk hac seyahatim boyunca, elimden kâğıt ve kalem eksik olmadı. Oraları anlatma heyecanını hep diri tutarak, çalakalem yazdım. Gözyaşlarımın döküldüğü yerde kaleme sarıldım. Kelimelerin yetmediği yerde içime eğildim.

Gördüm ki, hacca gitmeden hacca gitmenin önemini ve önceliğini kavramak mümkün değil. Anladım ki, hacca gitmeyen biri hacca gitme telaşı ve hasreti çekeni asla anlayamaz. Fark ettim ki, “hacı” dediğimiz kişi öyle sıradan biri değil; derin bir çilenin ortasından geçiyor, çetin bir sınamanın ateşinde pişiyor, “sıradan” bir mü’mini bile “velî” mertebesine getiren eşsiz bir tanıklığın kıyısına uğruyor. Ve yine fark ettim ki, “hacı” diye bildiklerimizin çoğu, bunu farkında değil.

Bu kitapta okuyucağınız yazıların çoğunu 1995 yılının haccında yazdım. Mekkeli ve Medinelidir o duygular.

Sevgili’nin Evine Doğru, umreye ve hacca gidenlerin bir rehber olarak okuyabileceği formatta hazırlandı. Yolculuğunuzun hangi evresindeyseniz, o bölümle ilgili notları hemen okuyabilirsiniz. Tavafa yeniden girecekseniz, tavafın iç anlamını bir kez daha kavrayıp öyle yürürsünüz. Say’iniz sizi yorduysa, mecalsiz kaldıysanız, bir kenara çekilebilir, açıp sa’y bölümünü, Hacer Ana’nın ümidini yeniden kuşanıp canla başla koşmaya başlayabilirsiniz. Nur Dağı gözünüze her iliştiğinde, yeni bir heyecanla ilgili bölümü açıp Muhammed-i Emin’in [asm] izi sıra Hira’ya doğru yükselebilirsiniz. Ne yaptığınızın anlamını bilirsiniz, niye orada olduğunuzu fark ederseniz, “tavafın ya da Sa’yin neresinde ne okumalıyım?” telaşını bir tarafa bırakıp, içinizde sakladığınız pişmanlıkları, iç çekişleri, utançları, mahcubiyetleri avuçlarınızda hıçkırıklı dualara çevirebilirsiniz.

Umre ve Hac Günlüğü | Ha-Mim

Umre ve Hacc, insanın dönüşüm fırsatıdır. İnsana yeryüzünde bahşedilmiş nihaî uyanış mekânındır. Joker gibidir; bu avantajı kazanca dönüştürmeniz gerekir. Eğer, çoğu kez olduğu gibi, kalabalığa karışıp detaylarda boğulursanız, vicdanınızla baş başa kalamazsanız, ciddi kayıplara uğrarsınız. Kabukta kalır, özü kaçırabilirsiniz. Dahası cevizin kabuğu ceviz sananlar gibi hem nasipsiz kalır hem de asıl nasibinizi arayamaz hale gelirsiniz.

Bu kitap Umre’nin ve Haccın derin anlamlarını keşfe dair bir deneme. Elinizdeki baskısına kadak çok sayıda kardeşimin elinde Umre’ye ve Hacca geldi. Onların da şehadetleriyle tam da bam teline dokunuyor insanın. Nerede niye bulunduğumuzu anla(t)maya çabalayarak, umre ve hacc sembollerinin perdesini kaldırıyor, kabuğun içindeki cevizi gösteriyor. Bu kitap, Mekke ve Medine’nin her noktasında saklı tohumları uyandırmaya çalışıyor, kalbinizde filizlenmesi için duacı oluyor.

Umre’ye ya da Hacca henüz gidememiş olabilirsiniz. Bu kitap elinizde olduğuna göre, şu an doğru yere bakıyorsunuz. Çünkü, kitap sadece umreye ve hacca gidenlere değil, umreye ve hacca gitmek isteyenlere, umreye ve hacca hiç gitmemiş olanlara ve umre ve hacdan dönmüş olanlara da bu ziyaretin derinliğini fısıldayarak yeni/den yaşatmayı da hedefler.

Sevgili’nin Evine Doğru’nun her bölümü, İmam Şiblî’nin hacca gidip dönen biriyle yaptığı konuşmanın detaylarıyla başlıyor. Kitabın, haccın rükünlerine dair derin arayışları bu diyalog ekseninde anlatılmaya ve anlaşılmaya çalışıldı.

Sevgili’nin Evine Doğru’da, hac ve umrenin rükünleri arasında yer almayan ancak duyarlılıkla yaşamamız gereken Mekke-Medîne ve Medîne-Mekke yolculuğu da özel olarak anlatılıyor. Dileyen okuyucu Mekke-Medîne yolunu hicretin hasretinin eşliğinde, Medîne-Mekke yolculuğunu da fethin müjdesinin gölgesinde okuyabilir.

Kitapta ayrıca, Medîne’nin ziyaret yerleri özel bir hatırlama ve yeniden yaşama ve
şuurlanma fırsatını yakalama niyetiyle detaylıca anlatıldı. Medîne yolcularının bu notları yedeğine alarak ziyaretlerini yapmaları, Medîne’nin her noktasının Resûl-i Ekrem’in (ASM) hayatının düğümleri olduğunu hatırlamaları umulur. Kitap, ilginç ve okumada öncelikli bulduğum için iki kişinin -Malcolm X ve Muhammed Esed- hac yolculuğu sırasında yaşadıkları dönüşümleri de içeriyor.

Son bölümlerden olan “Haccın Kara Yolları” ise bir hasretin nişanesi olarak duruyor. Bu bölüm, kitabın önsözünün kaleme alındığı günlerde bombalanması planlanan ve yazık ki yakılıp yıkılan Bağdat’ın yüreğimizde yeniden yer etmesi, mahzun Kudüs’ün ve yetim kalmış Mescid-i Aksâ’nın kutlu yolcuların heyecanlarını yeni baştan yudumlamaları, onlar gibi unutulmuş nice toprağın ve ziyaret yerinin hacıların nefesleriyle yeniden dirilmesi duası olarak yazıldı.

Sözün özü: umre ve hacc anlatılandan fazlasıdır; anlatılan yaşanılandan daha azıdır. Bu kitap, azımızı çok yapma duasıdır. Yazarının bu dünyadan göçüp, dili sustuktan, sesi kesildikten, elinden bir iş gelemez olduktan sonra da oralarda hatırlanması niyazıyla yazılmıştır.

Unutmayın.

Editörün notu: Kitabın tamamına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

Umre ve Hac Günlüğü | Ha-MimUmre ve Hac Günlüğü | Ha-Mim

Yazar hakkında

Senai Demirci

Bugün doğdu, ömrünü bugün biliyor.
İlk taze nefesini bugün aldı.
Sonunu sonsuzluğa göre hazırlamaya çalışıyor.

Yorum yazın