Mehmet Ali –
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِأَصْحَابِ الْفِيلِ
Fil Suresi, 105:1 – Rabbinin, fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi?
Ben gör(e)medim. Gören varsa gördüklerini paylaşabilir mi?
Abdullah Berâ –
Fil Suresi
1 – Rabbinin Ashab-ı fil’e ettiklerini görmedin mi?
2 – Onların hile ve düzenlerini boşa çıkarmadı mı?
3 – Üzerlerine ebabili, sürü sürü kuşları salıverdi.
4 – Bunlar onlara pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyorlardı.
5 – Derken onları kurt yeniği ekin yaprağına çeviriverdi.
Fil büyük bir hayvan ve vahiysiz bir şekilde kainatı inceleyenlerin hakikati anlama, kainatta olan biten olayları açıklama iddiasını temsil ediyor olabilir. Ashab-ı Fil de bu insanları…
Hile ve düzen yine bu insanların kullandığı metotlar. Daha doğrusu belki şöyle denebilir. “Beş duyu ile algılanamayan şeyler ‘bilimsel’ değil” diyerek vahyin verdiği gayba ait haberleri “bilim dışı” gibi bir yafta ile insanların gözünde değersiz hale getiriyor.
Bu hile ve düzenin boşa çıkması ebabil kuşları ile oluyor. Buradaki Ebabil kuşları Yaratıcının Hadi ismi ile kainata koyduğu ve manay-ı harfi dediğimiz bakış açısı. Yani mesela güneşi tesadüf eseri ortaya çıkmış bir varlık olarak görmeyip insanların ihtiyaçlarını karşılamak için yaratılmış büyük bir şefkat ve merhamet eseri bir lamba olarak görme, sebeplerle sonuçların arasını açma, yani şuursuz sebeplerin kasıt ve şuur eseri olarak görünen sonuçları yaratamayacağınıi idrak etme vs.
Kısacası vahyin verdiği terbiye ile kainata bakan insan, fil ashabının düzenini boşa çıkarırır ve onların kainatı açıklamada ortaya koydukları sistem yenilmiş ekin yaprağı gibi parça parça olur, yani bir hakikati olmadığı ortaya çıkar.
“Görmedin mi” sorusuna cevabı da her insan veremez. Ancak vahyin tebiyesi ile ve doğru bir usûlle kainata bakan insan bu ayeti “tasdik” edebilir.
Zafer – Güzel bir bakış açısı. Vahiysiz, yani arzî medeniyetin getirdiği argümanlar ve kainat anlayışı fil kadar büyük ve kuvvetli görünse de, ebabil kuşu ile temsil edilen semavi mesajın tutarlılığı karşısında hiç bir direnç gösteremez, yani gösteremiyor olduğunu görmemiz lazım. Her yeni günümüzde fil ashabı her birimiz için özel yaratılan dünyamızın kabesine saldırıyor, yani dünyamıza yeni yeni arzî argümanlar giriyor. Bu destansı savaşa şahit olmalı, savunma olan yoğun ihtiyacımızın farkına varmalı ve Kur’an’ın terbiyesine girerek yardım aramalıyız. Yapabilirsek, fil ashabının yenilgisine şahitlik edebiliriz; yoksa, kabemizin tarumar edilme ihtimali var. Üstadın çeşitli yerlerde geçen “Kur’an’dan gelen yardım karanlık dünyamı aydınlattı” gibi ifadelerini bu bağlamda anlayabiliriz.
Mehmet Ali –
Fil büyük bir hayvan ve vahiysiz bir şekilde kainatı inceleyenlerin hakikati anlama, kainatta olan biten olayları açıklama iddiasını temsil ediyor. Ashab-ı Fil de bu insanları…
Vahiysiz, yani arzî medeniyetin getirdiği argümanlar ve kainat anlayışı fil kadar büyük ve kuvvetli görünse de, ebabil kuşu ile temsil edilen semavi mesajın tutarlılığı karşısında hiç bir direnç gösteremez, yani gösteremiyor olduğunu görmemiz lazım.
Çok güzel bir anlama şekli. Hoşuma gitti. Özellikle de bu fil metaforu.. Kabeye saldıran filler büyük görünüyorlar ama sonunda küçük yani basit ama tutarlı argümanlarla yenilmeleri mümkün.
Fillerin büyüklüğü karşısında insan başta korkuyor. Kuvvetli olmak ve büyük olmayı doğru birşey zannediyor; hakkın kuvvette olduğunu zannediyor.
O yüzden, “fillere karşı fillerle savaşmak lazım”; o yüzden “büyümemiz lazım” diyor. Halbuki, ayet gelip bize diyor ki, hak kuvvette, büyüklükte, cisimde değil; tam aksine, kuvvet haktadır; küçük gibi görünsen bile hakkın tarafında ol; öyle yaparsan, o büyük görünen filleri bile yenersin.
Elhamdülillah. Fillere karşı minik kuşların savaşını hakikaten kendi dünyamda şimdi müşahede ettim.
