Yazılar Risale-i Nur Okumaları

Neshedilen ve Neshedilmeyen Ayetler

Neshedilen ve Neshedilmeyen Ayetler | Ha-Mim

Hükümlerin ve ayetlerin nesh (iptal) edilmesi konusu şu parça bağlamında şu derste gündeme gelmiş:

“Çünkü, fer’î hükümlerden biri, bir zamanda maslahat iken, diğer bir zamana göre mazarrat olur. Veya bir ilâç, bir şahsa devâ iken, şahs-ı âhere dâ’ olur. Bu sırdandır ki, Kur’ân, fer’î hükümlerden bir kısmını neshetmiştir.” 

Bu konu Kur’an’ın kendisinden önce gelmiş semavi kitapların fer’î, ikincil ve esasa dair olmayan hükümlerini ve uygulamalarını neshetmesi yani yürürlükten kaldırması bağlamında gündeme geliyor. Mesela Allah’a ve ahirete iman esasata dahil iken, içkinin helal veya haram olması ikinci derecede önemli yani fer’î bir hüküm. Tevratın ve İncilin içkiye dair verdiği cevazı Kur’an yürürlükten kaldırıyor.

Nesih meselesi geçmişte ziyadesiyle tartışılmış. Kur’an bu konuya aşağıdaki ayet ile değiniyor: 

مَا نَنْسَخْ مِنْ اٰيَةٍ اَوْ نُنْسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِنْهَٓا اَوْ مِثْلِهَا

“Biz bir ayeti neshettiğimizde veya unutturduğumuzda, onun yerine daha hayırlısını veya onun bir benzerini getiririz.” 2:106

Burada bahsedilen nesih geçmiş semavi kitaplarla değil, ayetlerle alakalı. İlk bakışta sanki bu ayet Kur’an’ın kimi ayetlerinin yürürlükten kaldırıldığını ifade ediyor gibi duruyor. Yukarıda linkini verdiğim derste nesih meselesi daha çok bu bağlamda değerlendirilmiş ve iki önemli nokta dile getirilmiş:

  1. Bir ayet kendi eğitim sürecimizde bizim için nesh olabilir; Yaratıcıya veya diğer insanlara bakan yönüyle nesh olmaz.
  2. Kur’an’da nesih yoktur.

Hem birbiriyle çelişiyor gibi gözüken bu iki noktayı bir parça netleştirmek, hem de ikisine de kısa fakat bence önemli eklemeler yapmak niyetindeyim. 

Evet, ender durumlarda bir ayet bizim için bir derece nesh olabilir. Mesela Kur’an’da içki hakkında birkaç ayet var. Biri içkinin hem faydası hem de zararı olduğunu ve fakat zararının faydasından daha fazla olduğunu söylüyor (2:219). Diğeri “sarhoşken namaza yaklaşmayın” diyor (4:43). Bir başkası da “artık mutlaka içkiyi bırakın” diyor (5:90-91). Bir kimse içkiyi tamamen bırakmışsa veya zaten ağzına içki koymamışsa, “sarhoşken namaza yaklaşmayın” emri ona pek birşey ifade etmez ve dolayısıyla bu ayet bu kişi için bu bağlamda nesh oldu denebilir.

Öte yandan, içki içsin içmesin her bir ayetin her bir insana içinde bulunduğu şartlar dahilinde direk muhatap olabilmesi de gerekir. Kur’an’daki konuşma mutlak bir kaynaktan ve Kelam sıfatından geldiğinden, hiçbir ayetin anlam katmanlarının sonunu tanım gereği getiremeyiz. Mesela sarhoş kelimesinin “alkolden dolayı aklî melekeleri dumura uğramış kimse” anlamını tükettiğimizde, dalalet sarhoşluğu, ölüm sarhoşluğu, aşk sarhoşluğu, vs. gibi anlamlar bizi bekler. Her ne kadar bir ayetin hatta bir kelimenin bir anlamı bizim için belli bir bağlamda nesh olabilse de, bu hiçbir zaman o ayeti veya kelimelerini deşifre edip bitirdik anlamına gelmez. Her bir ayet farklı bir bağlamda farklı açılımlara gebe olabilir. Hal böyle olunca, “ayetler Yaratıcı veya diğer insanlar vechesinden nesh olmaz” demeye de gerek kalmıyor, çünkü zaten hiçbir ayet hiçbir zaman hiçbir kimse için tam anlamıyla nesh olmuyor.

Binaenaleyh, yukarıda verdiğim ikinci önemli noktada belirtildiği gibi, neshedilmiş herhangi bir Kur’an ayeti yok. Bir ayet bir başka ayeti neshetseydi, abesiyet ve iç çelişki ortaya çıkardı. Böyle bir durumda Kur’an hükmü geçmiş kimi ayetleri bünyesinde barındırarak dikkatimizi dağıtmış ve zihnimizi karıştırmış olurdu ki, bu da Yaratıcının mutlak olması gereken hikmetine ters düşerdi. Elbette böyle bir önermeyi kabul etmemiz mümkün değil. Fakat bu noktada ister istemez akla şu soru da geliyor: madem Kur’an’da nesih yok, neden 2:106 ayetlerin neshedildiğini söylüyor?

Bu sorunun benim için tatmin edici cevabı ayet tanımımızı genişletmemize bakıyor. Bilindiği üzere, Kur’an bu alemdeki herşeyin bir ayet olduğunu söylüyor. Kur’an-ı Kerim sözlü bir konuşma iken, Kur’an-ı Kebir-i Kainat yaratma cinsinden bir konuşma. Yaratıcı hem varlık verdiği sanatı hem de indirdiği vahyi ile konuşuyor ve bu ikisi insanın nazarında birbirini tasdik ediyor ve tamamlıyor. 2:106’nın bahsettiği neshedilen ayetler Kur’an-ı Kerim’in değil, Kur’an-ı Kebir’in ayetleri. Her bir anda varlık verilmiş alem-i şehadet görevini tamamlamasının akabinde tüm muhteviyatı ile neshediliyor, yürürlükten kaldırılıyor ve onların yerine onların misli ve/veya daha hayırlısı olan yeni ayetler getiriliyor. Bir boz-yap tahtası (Levh-i Mahv-İsbat) mahiyetindeki bu alemde nesih ve tebdil işlemleri nihayetsiz bir hızda ve çapta devam ediyor. 2:106 işte bu nihayetsiz faaliyetin ardındaki Fe’âl (فَعَّال –  11:107 ,85:16) ve her an hükmünü yenileyen ve eskimiş kevni hükümleri yürürlükten kaldıran Hakim bir Zatı nazara veriyor.

Özetle, Kur’an-ı Kerim’in hiçbir ayeti hakiki anlamda hiçkimse için nesh olmaz; Kur’an-ı Kebir’in her bir ayeti muayyen vakti (eceli) geldiğinde nesh olur ve bir başkası ile değiştirilir.

Yazar hakkında

Zafer Devrim Özdemir

"Hayır; gördüklerinize yemin ederim... Ve görmediklerinize..." Hâkka 69:38-39
"Allah kuluna kâfî değil mi?" Zümer 39:36

Yorum yazın