Yaratıcının İnsanlığa Mesajı: Vahiy İle Konuşma
Yaratıcımız, Kendisini biz bilinçli insanlara tanıtmak için değişik yollar sergiliyor. Bunların başında benim varlığıma yerleştirilmiş duygular geliyor ki bunların tümüne birden “ruh” deniyor. Bu duygular ile kainatı inceliyorum, bilincimle onların varlıklarının kaynağını sorguluyorum. Sonunda birtakım sonuçlara ulaşıyorum. Peki sonuçları, varlık maksadım ile bağlantısını kurmamda nasıl değerlendireceğim? Varlık kaynağı ile tanışıp irtibata geçmek istiyorum.
Hür irademle kainatın düzeni ile kurduğum ilişkilerde sonuçların yaratılıp yaratılmamasına bakarak doğru veya yanlışlığını anlayabiliyorum. Bu benim kainat ile olan fiziksel ilişkim ile sınırlı kalıyor. Kainatın düzeni bana kendisinin bilinçli bir Yaratıcısı olduğunu gösteriyor. Fakat mesela neden böyle bir ilişkiler içinde var edildiğimi, neden bendeki duyguların neredeyse hiç birinin tatmine ulaştırılmadığını ve devamlı yaratılışımın bir değişikliğe tabi kılınmasının amacının ne olduğunu, hayatımın sonunda neden ölüme mahkum edildiğimi kainat bana bildirmiyor. Çelişkiler içinde kalıyorum, yapacağım tercihlerimin beni bir sonuca ulaştırmadığını görüyorum. Meyve yiyorum, tertemiz sular içiyorum, türlü tatlarla lezzetleniyorum fakat hemen o anda hepsi beni yalnız bırakıp terk ediyor. İster istemez sormadan edemiyorum: “Hem tattırılıyorum ve hem de elimden alınıyor tattıklarım. Neden?”
Bu soruların cevabına ihtiyaç duyacak şekilde yaratıldığımın bilincindeyim. İyi ama cevaplar nerede? Beni Yaratan bunların cevaplarını vermezse, Onun ya benimle alay ediyor olduğunu veya Onun ne yaptığını bilmeyen bir Yaratıcı olduğunu düşüneceğim. Oysa bakıyorum yaratılış biçimine, ne alay eden, ne de ne yaptığını bilmeyen bir Yaratıcı özelliğinin izini yaratılan alemde görmüyorum. O halde bir cevap mutlaka olmalı. Bu cevap ancak beni Yaratanın bana verdiği cevabı anlama kapasiteme göre olmalı. Ben konuşarak ilişkiye giren ve konuşulunca anlayan özelliklerle yaratılmışım. Demek ki, bu yaratılış biçimi bana bir haber getiriyor: Benim Yaratıcım bana konuşarak cevabını beklediğim sorularıma karşılık vermeli. Bu ihtiyaç, Yaratıcımın bana bir vadi olmalı. Onun cevabını, konuşarak vereceği cevabı aramalıyım.
Her bir yaratılış örneği bana Yaratanını tanıtıyor ve Onun özelliklerinin sonsuz olduğunu bildiriyor. Konuşma da bana Yaratanımı tanıtmalı ve Onun sonsuz bilgisiyle cevaplar içermeli. Nasıl ki, yaratılanlar bir mekan ve zaman dilimi içinde gerçekleşiyor ve fakat Yaratıcılarının sonsuz özelliklerine şahitlik yapıyorlar. Öyle de, Yaratıcının cevabını içeren konuşma da bir mekan ve zaman dilimi içinde bana ulaşmalı ve fakat konuşanın bilgisinin sonsuzluğunu da içermeli, diye düşünüyorum.
Bakıyorum, çevremde Yaratıcının konuşmasının kayıtlarıdır diye bana sunulan belgeler var. Araştırmam, incelemem gerekiyor. Bendeki duygulara ve gözümün önünde ilişkiler kurduğum alem ile bu konuşma arasındaki bağlantıya dikkat ediyorum: “Acaba bu konuşmanın içeriği beni ve şu kainatı Yaratan olabilir mi?” diye sorguluyorum. Eğer olumlu bir sonuca ulaşmış isem bu metni kendim için bir bilgi kaynağı olarak almalıyım, diyorum. Şimdi artık bilgi kaynaklarım: (1) Bendeki duygular, (2) kainat ve (3) bu konuşma metni olmak üzere üçe çıkıyor.
Bu metnin bir mekan ve zaman diliminde bu dünyaya gönderilmiş olması Yaratıcının yaratma düzenine uygun görünüyor. Evet o hem bir bağlam içinde konuşmalı ve hem de sonsuz ilimden gelme özelliğini göstermeli.
İnce bir nokta. İlk bakışta çelişki gibi görünebilir. Dikkat etmek gerekir.
Düşünmeye devam etmeliyim.