Kainat ve İnsan Kur'an Okumaları

Bismillah Derken Ne Diyorum?

Bismillah Derken Ne Diyorum? | Ha-Mim

Bismillah üzerine küçük bir yolculuğa çıkalım:

Uyanıyorum, bismillah diyorum. Ne demek? Ben kendimi uyandırabilir miyim? Uykuya nasıl daldığımı bile anlamazken uykumun yolculuğunu kontrol edebilir, kendi kendime uykumu aldırabilir miyim? Uzun ve derin bir ayrlıktan sonra uyanıyorum ve herşeyimi yanımda buluyorum. Çocuklara bakıyorum uyanıkken sevdikleri bir oyuncağı uyumadan önce yastıklarının altına koyuyorlar, onlar sanki daha şuurlu, uyurken ne olacağı belli olmaz. Bana ise hergün uyandığımda vücudumu, duygularımı, hayallerimi yanımda bulmak çok “normal” geliyor.. Düşünüyorum da dünkü üzüntümü bile unutmak istemezdim. Bütün bunlar nasıl taşınıyor yeni güne, hatta bir andan diğer ana? Allah’ın adıyla uyanıyorum,  bedenimi ve ruhumu önceki günün ağırlıklarından sıyırıp uyku vesilesiyle beni dinlendiren ve “ben”liğimi yeni güne taşıyan ilahi bir Zat olduğunun farkındayım.

Yemek yapıyorum, bismillah diyorum: bismillah derken aklımdan ne geçiyor? Allahım nolur bu yemek güzel olsun mu sadece? Ne kadar kısırmış bu anlayış.. Bismillah’ın hakkını verememekmiş aslında.. Bismillah her hayrın başıdır, peki hayır nedir? “Hayır” yemeğin güzel olması mıdır yoksa hayır benim yemek yapma işleminin her bir basamağında esma tecellilerini görebilmem midir ? Bismillah neyin anahtarıdır? Lezzetli bir yemeğin mi yoksa ebedi lezzet veren bir beraberliğin mi? Bismillah diyorum, yani bana emanet olarak verdiğin bedenin ihityacını görmek üzere senin tarafından vazifelendirildiğimin bilincindeyim. Ben acizim, bu malzemeleri topraktan çıkarmaya, bu suyu gökten indirmeye kudretim yok. Ateş beni dinlemez, beni anlamaz, bana merhamet etmez; ateş bu yemeği pişirmez.  Allah’ın adıyla yemek yapıyorum, ilahi bir Zatın davetiyle, emriyle ve izniyle bu yemeği yaptığımın farkındayım  ve yemek yapma eylemiyle ilahi tasarrufa yeniden şahit olmak niyetindeyim.

Çocuğumu kucağıma alıyorum, bismillah diyorum. Sen çocuğum, benim değilsin. Benden değilsin.  Bir kaç sene önce hayalimde bile olmayan bir varlığa karşı hissettiğim muhabbet apaçık bir mucize.. Nasıl oluyor da seni seviyorum diyerek yalan söylüyorum utanmadan?  Seni seven başka birisi var, eminim bundan, seni Seven ilahi bir Zat olduğuna iman ediyorum, şahidim ki ben sadece bir aynayım, O seni seviyor. Allah’ın adıyla çocuğumu kucağıma alıyorum, onun benim nezaretime verilmiş benden ayrı bir kul olduğunun bilincindeyim.

Temizlik yapıyorum, bismillah diyorum: Ben temizliği , düzeni severim. Ben mi? Ben, temizlikten haberi olmayan bir “hiç” değil miydim bir zamanlar? Allah’ın adıyla temizlik yapıyorum, bana temiz olmayı sevdirerek beni temizlik işi aynasında ilahi tasarruflara şahit olmaya davet Eden Zatın davetine icabet ediyorum.

Alışveriş ediyorum, bismillah diyorum.  Alışveriş inanılmaz bir şekilde dünyaya çağıran bir faaliyet olarak görünüyor bana. Allah’ın adıyla alışveriş yapılabilir mi diye duraksıyorum bir an? Daireleri o kadar ayırmışım ki kafamda sanki alışveriş ederken Allah’ın mülkünden dışarı çıkıyorum(!)  Bismillah, niyetime, bakışlarıma yeniden ayar veriyor.  Ben ne yapıyorum?  Zor geliyor Bismillah demek .. Akıntıya davet ediyor nefis.. Aklını ve kalbini kapat ve bana tabi ol, kendi adına alışveriş et diyor… Beğendin mi ,paran yetiyor mu onu düşün sadece, acelen var zaten.. Allah’ın adıyla alışveriş etmeye çalışıyorum, maddemi doyurmak, maddemi giydirmek için yaşamayı, maddeyle değer kazanmayı karşıma alıyorum.

Yazı yazıyorum, bismillah diyorum. Bazı yazarların yazmayı yaratmaya benzettiğini okumuştum. Yaratmak, yoktan varetmek.. Ben mananın sahibi olabilir miyim? Ben nasıl düşündüğümün bile farkında değilim, tek bildiğim yazarken yoğun bir isteme hali yaşıyorum. İşte  tam da şu satırları yazarken mananın yoktan var edilişine şahit oluyorum. Dualara cevap veren Birisi var, anlıyorum. Allah’ın adıyla yazıyorum,  küçücük bir düşünce tohumundan insanların kalplerine kadar uzanan mana ağaçları yaratana hayran oluyorum.

Bir arkadaş ortamına giriyorum, bismillah diyorum. Benim üzerimde ve arkadaşlarımın üzerinde gözüken bütün güzel özellikler veriliyor, bize ait değil. Hafifliyorum…  Hoşuma gitmeyen özellikler ise acıtmıyor, benim gibi onların da kusurlu olabileceğini biliyorum… Ama peki Allah adına nasıl iletişim kurulur arkadaşlarla? İlla adına sohbet demek, bir kitabı elimize alıp okumak mı gerekir?  Nedir çare.. Susmak mı? Allah adına arkadaşımı tanımaya çalışamaz mıyım ya da Allah adına kendi dünyamdaki nimetleri paylaşabilir miyim? Bu konu da çok zor geliyor. Sınırların belirsizleştiğini hissediyorum… Allah adına arkadaşlık etmek istiyorum …

Namaza başlıyorum, bismillah diyorum. Ben zaten Allah’ın istediği bir iş yapıyorum, neden bismillah diyorum? Allah’ın adıyla değil de kendi adıma namaz kılmam mümkün mü? Yaratıcımı hiç aklıma dahi getirmeden namaz kılmış olabiliyorum, tecrübe ediyorum. Bismillah namazın ruhunu dünyama getiriyor. Allah’ın adıyla namaz kılıyorum, Müslümanlığımın ya da dindarlığımın bir ifadesi, ispatı olarak değil, vazife-i fıtrat olarak namaz kılıyorum.

Kuran-ı  Kerim okuyorum, bismillah diyorum.  Bütün iddialarımı bir kenara bırakıyorum, hatta Müslümanım iddiasını da.  Kültürden, geçmişimden  getirdiğim tanımları Kurani kavramlara giydirmiyorum. Sadece insaniyetimi yanıma alıp beni ve bütün alemleri Yaratan konuşuyor diye dinliyorum. Allah’ın adıyla Kuran okuyorum, kendi tercihlerime hayran olmak için değil Allah’ın kelamını anlamak ve tasdik etmek üzere  Kur’an okuyorum.

“Bismillâh ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduğunu” anlamaya başlıyorum.

Yazar hakkında

Fatmanur Köksal

Hayattaki doğru cevaplara “sahip” olduğumu zannederken (Müslümanım, namazımı kaçırmam, iyi kalpliyim vs.) bütün bunların birer iddiadan ibaret olduğunu farkettim. Soru sormamak, "tamam, kabul ettim" demek anlamış olmak mıdır, yoksa sahte bir emniyet mi? Ha-Mim’de içinde bulunduğum ezbercilikten kurtulmayı ve bu vesileyle vahyin teklif ettiği, eşyayla, insanlarla ve hadiselerle konuşma dilini öğrenmeyi ümit ediyorum.

Yorum yazın

5 Yorum

  • sa Fatmanur…yuregıne saglık….satırların cocuklarla yetıskınler arasındakı farkı hatırlattı bana, cocuklar her gorduklerıne şaşırırlarken…biz yetiskinler cok normal alışıla gelmiş sıradanmış gibi karşılıyoruz herşeyi…ne buyuk bir kayıp biz yetiskinler icin…cocuk ruhlu kalmak dedıklerı bu mu acaba? :)

  • yazınız insanın kafasına değil yüreğine fısıldıyor resmen. sanki bazı kristalleri çözüyor, sonsuza genişletiyor. teşekkür ederim.

  • Bismillah in nefis uzerinde enfes sekilde dolastirilmasina Allah’in adiyla sahitlik etmissiniz. Tebrik ediyorum. Bu sahitliginize bizi de ortak etmek istediginiz icin Allah razi olsun. 

  • Okurken çok yoğun duygular yaşadım. Hatta hissetiklerimden ürperdim….ne kadar cahilmişim…Vesile olduğun için teşekkür ediyorum…

  • Allah ebeden razı olsun.. Gayet derecede istifade ettirdi Cenab-ı Hakk.. Yazının sonunda arkadaşlar ile münasebet manasında alemime şöyle bir mana geldi, arkadaşlarıma bakarken onlara muhtaç gibi imişim değil de Cenab-ı Hakk’ın VELİ ismine mazhar ayinelerine bakıyormuşum gibi bakmak.. Yani ruhumda bir velayet, dostluk manasını müşahede ediyorum.. Hatta bir ileride dostlarımdan da aynı velayet manasını müşahede ediyorum, hatta bulut, güneş, yağmur vs.. hatta hatta zerrelerde de veli cilvesi müşahede ediliyor..  Adeta veli ismi kainatı istila ediyor.. ENFÜSTEN afaka giden bu yol aşk değil acz ile yüksek bir ders-i Kur’ani ile umuma açılıyor.. Elhamdülillah..