Milletler ve sınıflar arasındaki kavganın nedenlerinin neler olduğunu düşünürken farkettim ki insanda adalete çok şedid bir ihtiyaç var ve insan, basına gelen bir adaletsizliğe bütün hisleri ile karşı çıkıyor. Sonra, kainatta her şeyin bir mizan ve düzen içerisinde mükemmel bir denge ve adalet üzerine oturduğu geldi aklıma; neden insanoğlu karıştığı her işi karıştırmak zorundaydı ki?
Daha sonra nedense, Kur’an’ın dört temel makasıdından birisinin niçin adalet olduğu geldi aklıma? Ve nihayetinde:”neden ana tema tevhid, ahiret, nubuvvet ve adalet?” diye bir soru geldi dünyama.
Sonra kendime sorunca farkettim ki insanda cereyan eden çok şiddetli dört temel ihtiyaç var: Varlığının kaynağını anlamak; nereden geldiğini bilmek ve tanımak ihtiyacı, doymak bilmez hissiyatlar ile ebediyete olan ihtiyacı, bu ihtiyaçlarına cevap ararken aynı tecrübeleri yaşamış bir şahid ve müjdecinin rehberliğine olan ihtiyacı ve adalete her seviyede olan ihtiyacı; kişinin kendi dünyasındaki denge, kainat ile olan ilişkisindeki denge, ubudiyetindeki denge, diğer bireyler ile olan ilişkisindeki denge ila ahir…
Böylece Kur’an, tevhid ile varlığın kaynağını bilme ihtiyacına, ahiret ile ebediyete olan ihtiyacına, nubuvvet ile rehbere olan ihtiyacına ve adalet ile daima ifrat ve tefrit arasında savrulan insanın dengeye olan ihtiyacına cevap veriyor…
“Madem yapan bilir, elbette bilen konuşur.” Kur’an, insanı yapanın apaçık konuşmasıdır.
Sani’in azametini zihinlerde tespit eden ibadet eksik kalmış.
Selamunaleykum site cok faydali ,Allah daim etsin