Kainat ve İnsan Kur'an Okumaları

Ticaret Neden Önemli?

Ticaret Neden Önemli? | Ha-Mim

Ticaret Neden Önemli?Ezbere bir cevap vererek başlayacağım bu anlamlı ve hayatın gerçeğinden çıkmış soruya: “İnsan bu dünyaya ticaret yapmak için gönderilmiş.” Ticaret, insanların ihtiyacına, ihtiyaç anında ve miktarınca cevap verme faaliyetidir, diyebiliriz. Önemli olan buğday yetiştirmek değildir. Çünkü buğday yetiştirmenin bizzat kendisi aslî insan vazifesi değildir. Fakat buğday olmazsa ticaret olmaz. Fakat dikkat edilmesi gereken nokta şurasıdır:

Kainatın yaratılışına bakarsak, bir çekirdek ekiyoruz, bir-kaç yıl sonra ağaç büyüyor ve 20-40 yıl boyunca devamlı kayısı üretiliyor bu ağaçtan. Bize düşen asıl vazife, “gönderilen” kayısıları muhtaçlara, ihtiyaç anında ve ihtiyaç miktarında ulaştırmaktır.

Ticaret bunun için rızkın kaynağıdır. Rızkın onda dokuzu ticarettedir, mealinde nakledilen hadis de bunu kastediyor olmalı. Bir inek, mesela, kendisi gider dağlarda gezer yiyeceğini bizden daha iyi seçer, sonra eve döner ve bize sütunu, etini vs teslim eder. Sonra da kendisi ölmeden önce beş veya on adet yavru bırakır öyle gider. Yaratılış bu şekilde gerçekleştirilmiş. Bize düşen nedir? Sütü sağmak, yavru danayı evimize almak, ineği kesip etini yemek. Şimdiki fıtratı bozulmuş medeniyetlerin bize dayattıkları hayat tarzının zorluklarından dolayı, hayvanlara yem vereceksin, yem fabrikaları kuracaksın, hormon üreteceksin vs. üretim işlemlerini insan kendi üstüne almakta, yaratılış kurallarına kendi iradesi ile müdahele edip, sorumluluğu üstlenmenin zorluklarına katlanmaktadır. Bunun sonunda da, “Ben ürettim,” iddiasında bulunmakta haklı görünmektedir. “Üretim” araçları üreteceksin ve dolayısıyla, teknolojiyi tarıma zorla sokacaksın gibi suni hayat tarzını kendimize esas alıp düşünemeyiz.

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ لِيُذِيقَهُم بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

30:41 “İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır.”

Şimdilerde bu ayetin hükümüne daha net bir şekilde mazhar olmuşuz. Bu şartlar altında düşünemeyiz. Bu suni bir durumdur. Önce insanların eliyle olan fesadın farkına varmak lazım ve ondan sonra yaratılıştaki hikmeti görmek mümkün olur.

Evet, insana düşen vazife sütun dağılımını yapmak, ihtiyaç sahiplerine, ihtiyaç anlarında, ihtiyaç miktarınca süt ulaştırmaktır. Ki ticaret denilen olayı da ben böyle anlıyorum.

Bu bağlamda biz de bu dünyaya ticaret etmek için gelmişiz. Yani, hazır yaratılan ve bize emanet edilen ihtiyaç araçlarını kullanarak, bu vesileler ile onları bize vereni tanımak için bir “alış-veriş” yani, “Benim bugün buna ihtiyacım yok, ama sendeki olana ihtiyacım var, değiştirelim ve herkes ihtiyacını zamanında karşılasın,” anlamında bir ilişkiler ağı kuruluyor. Buna ticaret deniyor. Görevimiz: Bizim ile Yaratıcımız arasında bir “alış- veriş” oluşturmaktır. Yoksa yeni bir şey ÜRETİYOR DEĞİLİZ. TİCARET YAPIYORUZ.

O’ndan geliyoruz ve O’ndan geldiğimizi itiraf ediyoruz. Yani O’na geri göndererek (tanımak, itiraf etmek suretiyle) ticaret yapıyoruz. Kendimize ait bir mülkümüz yok. Yani, ne buğdayı biz üretiyoruz, ne inek bizim, ne süt bizim, ne ibadetlerimiz bizim, iyilik adına yaptığımız hayır işler bizim… Hepsi O’nun. Biz bunu kavrayıp, O’na geri gönderme işlemi yapıyoruz. Ticaret bunun için çok önemli.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَى تِجَارَةٍ تُنجِيكُم مِّنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ

 61:10 ”Ey iman edenler, sizi aci bir azabdan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi?”

Kur’an bize ticaret yollarını öğretiyor.

Yaratıklar arasında gerçekleşen ”alış-veriş,” yani ticaret, Hak olanı, hak edene (yani muhtaç olana,) ihtiyaç halinde ve ihtiyaç miktarında ulaştırmaktır.

Gerçek hak sahibinin Yaratıcımız olduğunu, bütün ne varsa bu dünyada hepsinin O’na ait olduğunu itiraf ederek, O’na geri göndermek, imanın iktizası olan “alış-veriş”tir. Uhrevi olanı veya ebediyeti kazanmaktır ticaret. İnsanın gerçek ihtiyacı, Ebedi Saadettir. Ebedi Saadet de ancak Mutlak olan, Ebedi olan Kaynağı bulmak için yaptığımız alış-veriş ile kazanılır. Ticaret aslında Cenneti kazanmak için yapılan bir alış-veriştir. O yaratıyor, biz alıyoruz. Sonra da aldığımızı geri gönderiyoruz. Kârımız Cennet oluyor.

إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ

 2:156 “Biz Allah’a aitiz ve süphesiz O’na dönücüleriz.”

Bu dünyada da Cennetin örneklerini yaşıyoruz yaz mevsiminde O’nun gönderdiği kayısıları toplarken. Farkında olana ne mutlu!

Yani, herşey bir ticaret vesilesidir. Buğday üretmek için toprağı kazmak, tohumu geri vermek ve Yaratıcıdan, bir buğday danesine karşı bin buğday danesi istemek bir ticarettir.

Bir kayısı çekirdeğini toprağa atıp üzerine şu dökmek ve Yaratıcıdan milyonlar kayısı istemektir ticaret. Ne güzel bir ticaret! Bayağı karlı görünüyor. “Rızkın onda dokuzu ticarettedir,” cümlesi mübalağa değil, bilakis dikkati çekmek için söylenilmiş, aslında “milyonda biridir,” denseydi de hak olan bir ifade olurdu. Rızık, karın doyurmaktan, elbise giymekten ibaret değildir ki, bizim anladığımız manada okunsun bu hadis.

Bilmem anlatabiliyor muyum derdimi?

Yazar hakkında

Ali Mermer

Yorum yazın

1 Yorum

  • Allah razi olsun Ali Abi. Ailecek okuduk, cok istifade ettik.Masallah, ticaretin 1 e milyon kazanmak oldugunu anladim. Said Nursi nin  ahireti kazanmayi ticaret yapmak diye aciklamasi gibi. Allah a emanet  olun