Usûle Dair

Düşünme Düsturları – Düstur 4

Düşünme Düsturları - Düstur 4 | Ha-Mim

“Neden spekülasyon diyoruz? Bilimsel çalışmalara karsı mıyız?”

Her insan kendisine dikkat ederse anlar ki, kendi iradesi ile yapıyor gibi görünen işlerin bile yaratıcısı olamaz. Öyleyse, insanın bir parçası olan mesela midesi ve beyni, yaptıkları işlerin yaratıcıları hiç olamazlar. Midenin veya beynin bir parçası olan hücrenin en küçük bir parçası ise kendisi yapıyor gibi görünen bir fiilin hiç mi hiç yaratıcısı olamaz. Bilim adı verilen ama aslında sadece spekülasyondan ileri gidemeyen kişilerin yorumlarının kandırmacasını işte bu noktada anlamak mümkün. İnsan, yiyor, içiyor, konuşuyor, düşünüyor gibi göründüğü halde, aslında insanın, yeme, içme, konuşma, düşünme fiilleri ile birlikte yeniden yaratıldığını anlayabiliyoruz. Bu fiilleri kendisinin yoktan var edecek özelliklere sahip olduğuna dair elimizde hiç bir belge yoktur.

Bu yaratılma işleminin devamına zaman, zaman içerisindeki değişikliğe de yeniden yaratılma diyoruz.

Eğer insan kendi yaratılışındaki yeniden yaratılmayı gözlemlerse, o takdirde, şarkı söylerken de iradesi ile yaptığı tercihe göre şarkı söyleyen bir insan olarak yeniden yaratıldığını anlar. Bir orkestrayı oluşturan grubun içindeki bir insan, kendisinin söylediği şarkı ile yeniden yaratılışı gözlemlediğinde, orkestraya katılanların da hepsinin tek tek yeninden yaratılışını gözlemleyebilir. Orkestradaki ahenk, beraberlik, birlikte hareket etmek, orkestraya katılan insanların irade birliklerini gösterir, şarkıyı yaratıyor olduklarını değil. Şarkıyı yarattıklarını söylemek asılsız bir iddia ve spekülasyondur, kişisel yorumdur.

İradesi olmayan varlıkların ahenk içinde, anlamlı, kasıtlı, düzenli ve bir faydayı amaçlayacak bir şekilde, sanki bir orkestra oluşturarak şarkı söyler gibi yaratılmaları karşısında, düşünen bir varlık olan insanın, o şarkıyı dinleyip, kendisini bu alemde eğlendirerek tanıtmak isteyen Yaratıcıyı güzelce tanımaması ve Onu sevmemesi için insani duygularını inkar etmesi gerek.

Öyleyse, evrendeki yaratılış biçimini gözlemlemeye, bu şarkıyı dinlemek için yaratıklara çok dikkat edip nasıl bir şarkı söylüyor olduklarını anlama çabalarına bilimsel çalışma diyebiliriz. Değilse, anlamı olamaz ön kabulü ile bir anlamlı kitabı ele alıp, yalnızca harflerin şekilleri ve mürekkebinin özelliklerini inceleme girişimlerine “bilimsel çalışma” denemez; çünkü dogmatik bir temel ile ise başlanmış olur. Bilimsel bir yaklaşım da dogmayı reddeder.

Çünkü illa şarkıyı inkar etmek amacıyla asılsız iddialar uydurmak, “kendi kendine böyle oluşmuş” uydurması ile evreni çalışmak, insan için anlamsız bir çabadan ibaret kalır. Çünkü, kendi kendine tesadüfen oluşmuş olan ve nasıl olsa yok olup gidecek bir varlığın, bu oluşumun nasıl kendi kendine var olduğunu merak etmesi anlamsızdır.

Anlamlı ve maksatlı yapılmış bir şeyin nasıl yapıldığını merak etmek insani bir duygudur. Bu merak saikasıyla yapılan bir çalışma, o şeyin yapıcısının o şeyi yapmaktaki maksadını öğrenmek için olmalıdır. Ta ki, insan o şeyin yapılışındaki maksadı gerçekleştirebilsin. Bir kitabı, yazarın aktarmak istediği bilgiyi edinmek maksadıyla incelemek gibi.

İnsanin, evrenin parçalarını çalışıp bu parçaların varlık alemine gelişlerindeki düzeni görüp, o varlıklar aracılığı ile Yaratıcıdan nasıl bir istekte bulunabileceğini öğrenmeye çalışması doğrudur. Ancak böyle bir öğrenmenin sonucunda insan, Yaradanı ile ilişkiye geçer ve O’ndan arzularını karşılamasını talep eder. Yoksa, bu evreni ve içindekileri kendi kendine oluşmuş ve sanki ölünceye kadar, “Ne koparırsam kârdır.” anlayışıyla değerlendirmesi ve anlamlı olan evreni anlamsız, maksatsız diye tarif etmesi, kendisine verilmiş olan mantıksal tutarlılık, anlamlılık, dürüstlük, yalancı olmamak, maksadı olmak gibi insani değerlere ters düşer.

Özetle, insanın, tesadüf veya kendi kendine oluşma dogmalarını tartışmaya açmadan yaptığı evren çalışmaları ne bilimseldir ve ne de insani duygular tarafından onaylanır, diyebiliriz.

Diğer Bölümler: 1 | 2 | 3 | 4 | 5

Yazar hakkında

Ali Mermer

Yorum yazın