Davud (as) ve komutanı Talut’un kıssasını inceliyoruz. Peygamber’den, kendilerini yurtlarından sürenlere karşı savaşabilmeleri için hükümdarlarına bir başkomutan atamasını istemişlerdi.
Yurtlarından sürülen bu insanlara Davud (as) dedi ki: “Vatanı korumak için değil, Allah yolunda (fi sebililllah) savaşabileceğinizden emin misiniz çünkü bu savunma yapılacaksa sadece Allah’ın rızası için yapılmalıdır,” dedi. Onlar da: “Zaten yurdumuzdan kovulduk neden olmasın? Tamam,” dediler. Böylelikle pek tanınmamış, zengin ve asil olmayan bir kişi atandı. Hiç kimse onun orduyu yönetme niteliğini ve becerisini bilmiyordu.
Bunun üzerine onlar: “O adamın toplumdaki sınıf seviyesi çok düşük. Yani serveti yok, bilgisi yok, ” diyerek karşı çıktılar ama peygamber onlara: “Hayır, Allah ona derin bilgi ve sağlam bir vücut (bedensel mükemmellik) vermiş. Yani, bu dünya açısından başkomutan olmak için daha uygundur çünkü o, Allah tarafından eğitilmiştir,” dedi.
Allah, çeşitli topluluklar içerisindeki farklı insanların örnek yaşamlarından bizim için seçip bize bir rehber olabilmesi için Kur’an’da bazı peygamberlerin hikayelerinden bahsetmiştir. Bu insanların hayatlarının rehber olacak kadar kıymetli olmasını onların kendi yeteneklerine bağlayamayız. Arka planda farklı pozisyon ve nitelikleri için eğitilmişlerdi. Bu yüzden peygamber hükümdar için komutanlığı gerçekten kim hak ediyorsa liyakate göre o kişiyi belirler veya Allah, ona kimi seçmesi gerektiğini öğretir.
2: 248. ayette bu kişinin vasfı onlara tarif edildi ve onlara peygamberlik maksadıyla nasihat edildi.
وَقَالَ لَهُمْ نَبِيُّهُمْ اِنَّ اٰيَةَ مُلْكِه۪ٓ اَنْ يَأْتِيَكُمُ التَّابُوتُ ف۪يهِ سَك۪ينَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَبَقِيَّةٌ مِمَّا تَرَكَ اٰلُ مُوسٰى وَاٰلُ هٰرُونَ تَحْمِلُهُ الْمَلٰٓئِكَةُۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ۟
“Ve Peygamberleri onlara: ‘Bakın, meşru hükümranlığın bir işareti olarak size içinde Rabbiniz tarafından bahşedilmiş bir iç huzuru ile Musa’nın ve Harun’un takipçilerinden geriye kalan, meleklerce taşınan mirasın bulunduğu bir sandık/kalp bağışlanacaktır. Eğer [gerçekten] inanıyorsanız, bunda sizin için bir işaret vardır’ dedi.” (2:248)
O’nun otoritesinin alâmeti, sandığın elbette onunla beraber bize gelmesi olacaktır. Sandık nedir peki? Tevrat geleneğinde sandığın İsrailoğulları için ahit sandığı olması meşhurdur, bu yüzden buna sandık dendiği çok iyi biliniyordu. Bu sandık aynı zamanda bize farklı perspektiflerden Nuh’un (as) gemisini de hatırlatıyor. Peki hangi açılardan hatırlıyoruz?