
Kur’an’daki Hz. Davud (as)’ın menkıbesine devam ediyoruz. Muhammed (as)’ın Medine’ye yerleşip birçok insandan destek kazandığı anlaşılınca Medine’deki Müslüman toplum Mekke Paganları tarafından fiziksel saldırı almaya başlamıştı. Bu kadarını beklemiyorlardı çünkü başarı, miktar bakımından algılandığı için onlara göre Mekke’de peygamberin hayatı çok da ‘başarılı’ değildi. Toplumun ileri gelenleri “Eğer peygamber Mekke’den ayrılsa ve başka bir yere gitse yine kimse onu dinlemez çünkü onların arasında yabancı olacak.” diye düşündüler fakat zaman içinde insanların onu dinlediklerini ve desteklediklerini fark ettiler. Ayrıca çok da başarılı bir liderdi.
O zamanda Medine toplumunun büyümesi gerçekten inanılmazdı. Her ne kadar Peygamber’in Medine’de başarılı olması Allah’ın özel bir takdiri ise de bu başarı alışılmış, kainattaki geçerli yaratılış kanunları çerçevesinde gerçekleştirildi. Bu nedenle, Allah tarafından tayin edildiğini göstermek için peygamberlere verilen mucizeler dışında alışılmamış bir yaratma türü ile karşılaşmıyoruz. Fakat Rasulullah’ın hayatının bütününe birden baktığımızda, her ne kadar alışılmış yaratma kuralları içinde gerçekleşiyorsa da bunların gerisinde Allah’ın planının yattığını da görmemek mümkün değildir. Allah’ın, mesajını insanlara ulaştırması için Rasulunun hayatında gerekli düzenlemeleri yaptığını dikkat ettiğimizde görüyoruz.
Bu hafta yeni bir ayeti çalışacağız.
وَقَالَ لَهُمْ نَبِيُّهُمْ اِنَّ اللّٰهَ قَدْ بَعَثَ لَكُمْ طَالُوتَ مَلِكًاۜ قَالُٓوا اَنّٰى يَكُونُ لَهُ الْمُلْكُ عَلَيْنَا وَنَحْنُ اَحَقُّ بِالْمُلْكِ مِنْهُ وَلَمْ يُؤْتَ سَعَةً مِنَ الْمَالِۜ قَالَ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰيهُ عَلَيْكُمْ وَزَادَهُ بَسْطَةً فِي الْعِلْمِ وَالْجِسْمِۜ وَاللّٰهُ يُؤْت۪ي مُلْكَهُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَل۪يمٌ
“Ve onların peygamberi, toplumunun önde gelenlerine, “Bakın,” dedi, “Allah Tâlût’u size hükümdar olarak tayin etti.” Onlar: “Biz hükümranlığa ondan daha çok layık iken ve ona fazla bir servet de verilmemişken nasıl bizim üzerimizde otorite sahibi olabilir?” dediler. [Peygamber] “Bakın,” dedi, “Allah onu sizden daha üstün kılmış ve ona derin bilgi ve mükemmel bir beden bahşetmiştir. Ve Allah, mülkü istediğine verir: zira Allah her şeyi kuşatan, her şeyi bilendir.” (Kur’an, 2:247)
Önceki ayette insanlar Allah için peygamberden savaşmayı istiyorlardı fakat niyetlerinin intikam almak olduğu ortaya çıktı çünkü kendi mülklerinden mahrum edilmişlerdi. Eğer birisi veya bir güç bizi hakkımız olandan mahrum bırakırsa savunma hakkımız var ve yaşadığımız yerden sürülmek de bu mahrumiyetlerden bir tanesi olduğu için ‘mülkümüzü korumaya çalışma’ hakkına sahip olduğumuzu anlayabiliriz.