Usûle Dair Kainat ve İnsan Kur'an Okumaları

Hz Eyyub (as) Kıssasında Kendimi Buldum – 2. Bölüm

Hz Eyyub (as) Kıssasında Kendimi Buldum - 2. Bölüm | Ha-Mim

Kur’an’da anlatılan Eyyub (as) kıssasına devam ediyoruz. Bu kıssa, hakkında çok fazla âyet bulunmayan, fakat çok derin anlamlar içeren bir kıssadır. Bu kıssada her birimiz için ne kadar önemli mesajlar bulunduğunu geçtiğimiz derste görmüştük. 

وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًۭا فَٱضْرِب بِّهِۦ وَلَا تَحْنَثْ ۗ إِنَّا وَجَدْنَـٰهُ صَابِرًۭا ۚ نِّعْمَ ٱلْعَبْدُ ۖ إِنَّهُۥٓ أَوَّابٌۭ

38:44 “‘Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma’ dedik. Şüphesiz biz onu sabırlı bulduk. O ne iyi bir kuldur. Daima Allah’a yönelir.”  

“Şüphesiz biz onu sabırlı bulduk.” Âyetin bu kısmı, bugünkü konumuzla ilgilidir. “O ne iyi bir kuldur! Daima Allah’a yönelir.” 

Eyyub (as)’ın meşhur sabrı bu konuyla ilgilidir. Fakat sabırlı olmak ne demektir? Bununla ilgili pek çok mesele var. Bunların üzerinde duracağız, fakat öncesinde Enbiya Suresi 83. âyete yeniden dönmeliyiz.  

وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُۥٓ أَنِّى مَسَّنِىَ ٱلضُّرُّ وَأَنتَ أَرْحَمُ ٱلرَّٰحِمِينَ

21:83 “Eyyub’u da hatırla. Hani o Rabbine, ‘Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin’ diye niyaz etmişti.”

Burada Hz Eyyub, Rabbine, “Şüphesiz ben derde uğradım,” diyor. Burada “dert” ile anlatılan, Arapça durr ضُّرُّ kelimesi ile “Bana bir zarar, musibet dokundu,” diyor, “Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.”

Şimdi başka bir âyete daha müracaat ediyoruz:

وَٱذْكُرْ عَبْدَنَآ أَيُّوبَ إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُۥٓ أَنِّى مَسَّنِىَ ٱلشَّيْطَـٰنُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ

38:41 “Kulumuz Eyyub´u da an. Bir zaman o, Rabbine şöyle nida etmişti: «Meşakkat ve acı ile bana şeytan dokundu.»

Bu iki âyette aynı ifadeler var; fakat ilkinde “zarar bana dokundu,” derken, diğerinde zararın ne olduğunu açıklıyor: şeytan. «Meşakkat ve acı ile bana şeytan dokundu.»

Bir âyette “Zarar bana dokundu,” derken, diğerinde “Şeytan bana dokundu,” diyor. 

Bu okuma, Kuran’ı okumanın çok önemli bir yoludur. Âyetler birbirine bakar ve birbirini tefsir eder. Tüm âyetler, Kur’an’ın bütünlüğü içinde anlamlı ve birbirine yardımcıdır. 

Burada zarar ile kast edileni anlamak için bütün dikkatimizi vermeliyiz. Bu çok ince ve derin bir meseledir. 

Sabır konusu nasıl anlaşılmalıdır? Diyelim ki ben acı içindeyim. Kur’an’da, Allah, Eyyub (as) kıssası üzerinden, kendi hayatımda uygulamam için bana bir örnek veriyor. Bunun için kendimi hazırlamalıyım. Demek ki bir zarar dokunduğunda, bize acı veriyor, fakat aynı zamanda şeytan bize dokunuyor. Bu ne anlama geliyor? Eyyub (as), çektiği acılara gerçekten sabretmişti. Sağlığını, ailesini, dünyada sahip olduğu mal varlığını kaybetmişti. Fakat şikayet etmedi, “Her şey Allah’tandır,” dedi. “Eğer bunu veren Allah ise sorun yok. O merhametlilerin en merhametlisidir. Düşünebileceğimiz her türlü merhametin ötesinde Sonsuz Merhameti olandır.” Fakat çektiği sıkıntı ve rahatsızlık devam etti –ta ki şeytan bu konuda kendisine vesvese vermeye başlayana kadar. 

Ben “Allah sonsuz merhamet sahibidir, yarattığı her şey güzeldir,” derim. Kur’an’da bu ifadeyle sık sık karşılaşırız. “Fakat çektiğim sıkıntıya artık dayanamıyorum,” işte burası anahtar noktadır. O zaman diyorum ki gerçekten Allah merhametli mi? Şüphe duymaya başlıyorum. İnsan bu aşamada çok çetin bir imtihandan geçiyor. “Bu nasıl merhamet?” diye sormaya başlıyor.

Eyyub (as), çektiği sıkıntının, Allah’ın merhametinden şüphe duymasına yol açacak bir seviyeye geldiğini fark etti. Diliyle de fiziksel olarak “Allah merhametlidir,” diyemiyordu. Eğer kalp şüphelenmeye başlarsa dil artık onu söyleyemez. Çünkü kalp, burada şüphe uyandıran bir durum var, der. Bu durumda dil de o anlamı ifade edemez. İnsan ümitsizliğe düşmeye başlar. O anda Eyyub (as), “Şüphesiz ki ben derde uğradım, Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin,” diyor. “Ey Rabbim, beni o kadar şiddetli şartlarda yaratıyorsun ki Sana kulluk edemeyeceğimden korkuyorum,” demeye başlıyor. İşte burada, “dokunan zarar”ın, şeytanın vesvesesine dönüştüğünü görüyoruz. Bunun için ilk âyette “Bana zarar dokundu,” diğerinde, “Şeytan bana zarar ile dokundu,” yani şeytanın vesvesesinin zararı dokundu, diyor. 

“Ey Rabbim, Seni merhametlilerin en merhametlisi olarak tanıyorum, ne olur bana yardım et, artık buna dayanamıyorum ve Sen merhametlisin, diyemiyorum. Lütfen yardım et, Sana olan imanımı kaybetmek istemiyorum.” İşte şimdi sabır, Allah’a yönelmenin bir aracı olarak kullanılıyor. Sabırlı olmak adına, “Ben Allah’tan geleni olduğu gibi kabul ederim,” diyerek ihtiyaçlarımızı Allah’a takdim etmekten kendimizi alıkoymamalıyız. 

Fiziksel bir musibet, imani ve ahlaki bir sıkıntıya yerini bırakabilir. İnsan Allah’ın merhametinden şüphe duymaya başlayabilir. Bize bir musibet dokunduğunda ve acı verdiğinde, hemen Allah’a yönelip bunu O’na arz etmeli ve çözüm istemeliyiz. İmanî musibete dönüşene kadar “sabır” adı altında beklememeliyiz. Sabır, Allah’a yönelirken şikayet etmeden ihtiyacımızı sunmaktır. Kur’an bize, çektiğimiz fiziksel musibetlerin, Allah ile bağı koparmak için şeytan tarafından kullanılabileceğini, dikkatli olmamız gerektiğini öğretiyor. Böyle bir aşama konusunda çok dikkatli olmalı ve hiç beklemeden ihtiyacımızın giderilmesi için Allah’a sığınmalıyız. 

Yazar hakkında

Ha-Mim

Yorum yazın