Ders Notları Kainat ve İnsan Kur'an Okumaları Risale-i Nur Okumaları Yazılar

Allah Kime Hidayet Verir?

Allah Kime Hidayet Verir? | Ha-Mim

 يُضِلُّ بِه۪ كَث۪يراً وَيَهْد۪ي بِه۪ كَث۪يراًۜ وَمَا يُضِلُّ بِه۪ٓ اِلَّا الْفَاسِق۪ينَۙ

“… Allah, bu misalle birçoğunu saptırırken, birçoğunu da doğru yola ulaştırır. Aslında, Allah onunla yoldan çıkmışlardan başkasını saptırmaz..” (Kur’an, 2: 26)

“Onun için vücudun en parlak nuru olan hayat, ahval-i muhtelife içinde yuvarlanıp kuvvet buluyor. Mütebayin vaziyetlere girip tasaffi ediyor. Ve müteaddid keyfiyatı alıp matlub semeratı veriyor. Ve müteaddid tavırlara girip Vâhib-i Hayat’ın nukuş-u esmasını güzelce gösterir.” (Risale-i Nur, Sözler, 26. Soz. E-Risale, http://erisale.com/#content.tr.1.636)

“La ilahe illah” tezgahından geçerek nasıl imanımızı kuvvetlendiririz?

Çiftçi bir tarlayı sürer, çapa yapar, nadasa bırakır, tohum atar, sular vs. Çıkacak olan buğdayın yetişmesi için bütün bunları yaptıktan sonra bir tohuma karşı yirmi otuz tohum yaratılması için bekler. Neden? Çünkü çiftçi yaratılış kanunlarını inceleyerek her bir yaptığı fiilin sonucunda beklediği tohumların yaratıcısı olmadığını görerek yaratılış kanunlarına başvurmayı sürdürür. Her bir yaptığı fiilin bizzat buğdayı çıkaramayacağına bizzat kendisi şahit olur. Bilincli ve iradesi olan bir insan olarak kendisinin yaratamayacağını bilen çiftçi, tohumun, tohumdaki hücrelerin ve atomların, toprak, su, güneş ışığı, hava gibi elementlerin ise hiçbir tercih etme iradesi, ne yapacağını bilme ilmi, çoğalmayı kastedecek ve gerçekleştirecek gücü vs. olmadığını anlaması gerekir. Deneyimleriyle öğrendiği düzenli yaratılışın prensiplerine başvuran çiftçi bizzat kainatin Yaratıcısından buğday bitkisini yaratması için müracaat ederek  “ile La ilahe illallah”in anlamı olan, şu kainatta hiçbir şey ne kendisine ve ne de bir başka şeye varlık verme özelliğine sahip olmadığını onaylar. Eğer çiftçi bu sonucu bilinci olarak, aklı ve duygularıyla onaylarsa Kur’an buna “iman” der. Onaylamayı tercih etmezse buna da “gerçeklerden sapma” der. Kur’an bu ayetiyle, kendisini şartlandırıp, kainatın Yaratıcısını inkar etmeye karar verenlere ”yoldan çıkmışlar” der.

Buğday bitkisinin yaratılış örneği ile “yoldan çıkanlar”ın yaptığı tercih sonucunda onların özgürce yaptığı seçimlerin sonuçlarına göre inanan veya inanmayan kişiler olarak yaratmanın Yaratıcının Kendisinin gerçekleştirdiğini bildirmek için “Allah, bu misalle birçoğunu saptırırken, birçoğunu da doğru yola ulaştırır” der. Değilse, Allah insan tercihini göz önüne almadan Kendisinin tercihine göre kimini “sapan” kimini de “doğru yolda olan” olarak keyfi bir şekilde hikmetsizce yaratıp, sonunda da insanları cezalandırır veya mükafatlandırır anlamında bu ve benzeri ayetleri anlamak, Kur’an’ın insanlara rehber olma özelliğine ters düşen bir anlama olur. Çiftçi kendisi için Yaratıcının takdir ettiği görevi yaparak ancak müracaat edebilir, yani dua edebilir. Yaratıcı da ona buğday bitkisini ve sonunda da kat kat çoğaltarak yarattığı buğdaylar ile düzenli yaratmasıyla verdigi sözü tutar ve böylece emeğine karşılık inansa da inanmasa da Adaleti geregi mükafatlandırır.. 

“Hidayet Allah’tandır” cümlesini, buğday Allah’tandır cümlesine benzetebiliriz. Buğdayı Allah yaratır ve doğruyu onaylamayı tercih edenlerin aklında ve kalbinde “iman” denilen hidayeti de yaratan yine Allah’tır. Allah, kalbimde bana iman yaratandır. Çiftçi gibi ben de yaratamam, toprak da yaratamaz, tohum da yaratamaz; benim görevim yaratılması için Ona müracaat edip sonucun yaratılmasını beklemem gerekir, diyerek pratik hayatımda “la ilahe”yi tekrarlarım. “O dilediğine hidayet verir” cümlesinin neyi kastettiğini anlar ve onaylarım. Demek ki Allah kendisinin düzenli yaratmasına müracaat edenlere ayrım yapmadan kim daha uygun bir şekilde müracaat etmişse ona daha cok, yaratma düzenine uymayan veya uygun davranmayanlara da hak ettikleri sonucu Adaletiyle yaratır. Yani toprağı işlemeyene buğday bitkisi yaratmaz. “La ilahe” dediğin kadar “illallah” diyebilirsin anlamına gelen “lailahe illallah” bu demektir. Böylece “lailahe” dediğin kadar kalbinde hidayet yaratılır, “La ilahe” çabasına girdiğin kadar “illallah” sonucuna göre sen inanan, hidayete erişmiş bir insan olarak yaratılırsın. Toprak yaratamaz, yağmur yaratamaz, çiftçi yaratamaz, bütün bunlar Yaratıcılarının bilinçli insanlara düzenli yaratması ile ne isterse neyin yaratılacağını öğreten araçlardır. İster gerçeği onlaylasın isterse inat edip yalanlasın, her insan yalnızca Allah’a dua edicidir ve her varlık yaratılışıyla Yaratıcılarına varlıklarının verilmesi ve devamı için yalvaran mahluklardır. Yaratıcının hidayet kanunu gereği “la ilahe illallah”ın anlamını kavramak için bizim Yaratıcımız bize bir alet olarak verdigi aklı yanlış seçimleri reddetmek için bir “süpürge” gibi kullanıp kalbinin ve ruhunun üzerindeki dikkatsizce, sorgulamadan yaşadığımız anların biraktigi tozlar silinmediği müddetçe o kalbde iman yaratılmaz. 

Allah’ın Kur’an’da geçen dikkatsizce okunduğunda: “Ben istediğime hidayet veririm.” anlamındaki ayetlere mukabil:” Kimi istersin?” diye sorduğumuzda: “tarlasını ekip, buğdayını serpip duasını yapanı isterim,” der. Onları yapmayanları yani fasıkları (2: 26) dalalet sonucuna gitmiş olarak yaratır. Fasıklar yani “la ilahe” aşamasını reddedip, kainattaki varlıkların yaratma özelliği varmış gibi yorumlayanlara “hidayet” sonucu yaratılmaz. Toprağını ekmeyip de “Allah buğday verirse verir, vermezse vermez, O dileğini yaratandır.” diyenler için buğday yerine ancak buğdayın yokluğu ile karşılık veren bir yaratılış gerçekleştirilir.

Risale-i Nur’da geçen “ahval-i muhtelife içinde yuvarlanıp kuvvet buluyor” kısmı da aynı bağlamda incelenmelidir. Hayatın gidişatı içinde insan yapamayacağı, aciz kaldığı durumları görüyor, diğer şeylerin de acizliklerinin farkına varıyor. Böylece tek bir kudretin varlığına bütün delilleri ile iman ederek ruhi tatmin yaşıyor. Kadere imani ve teslimiyeti, vazifesini yaptıktan sonra daha çok kuvvetleniyor. Yaratıcının yaratma düzeni içinde ne kadar çok çalışıp, uğraşıp, ölçüp, biçilerek sıkıntıların içinden geçip sonuç yaratıldıktan sonra bu sonucu yaratanın ancak mutlak yaratıcı olduğunu anlıyoruz ve “la ilahe illallah” deme imkanına sahip oluyoruz. Bunu yaratan kainatın Yaratıcısıdır diyoruz. Sonucun yaratılması için yaratılış düzenine uyarak üzerime düşen görevim olan bu düzeni çalışıp, “ne tercih edersem ne yaratılır” diye öğrenip ona göre teşebbüste bulunmazsam bekledigim sonucun yaratılmadığına şahit oluyorum. Buradaki mükemmel düzeni gördükten sonra bunları kim yaptı deme hakkına erişebilirim. Böylece hidayeti hak etmem söz konusu olur.

La ilahe demeden illallah demem mümkün değil çünkü illallah mutlak bir varlıktır, ancak O mutlak varlık bana o idraki verebilir. İşte bu yüzden şöyle bir duada bulunuyorum:” Ey yarattıığı kainatın cinsinden olması mümkün olmadığı için tarif edilemez olan Mutlak kainatın sahibi, seni kainat ile tarif edemiyorum. Kainat her hali ile yaratık. Sen ise hiçbir halin ile tanımlanamazsın çünkü bütün yaratıkların varlık kaynağı sensin.” İşte bu idrak Allah’ın insanın kalbine koyduğu hidayettir.

*Not: Bu yazı Hamim Youtube kanalında yayınlanan Kader Risalesinin 22. derste (21.12.2023) gündeme getirilen konular çalışılarak hazırlanmıştır. İlgili derse şu linkten ulaşabilirsiniz:

Yazar hakkında

Zeynep Kurşun

Yorum yazın