Kainat ve İnsan Kur'an Okumaları Usûle Dair

Hz Eyyub (as) Kıssasında Kendimi Buldum – 3. Bölüm

Hz Eyyub (as) Kıssasında Kendimi Buldum - 3. Bölüm | Ha-Mim

Hz Eyyub’un Kur’an’daki kıssasından öğrendiklerimize dair bu hafta son dersimiz.

وَٱذْكُرْ عَبْدَنَآ أَيُّوبَ إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُۥٓ أَنِّى مَسَّنِىَ ٱلشَّيْطَـٰنُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ

38:41 “Kulumuz Eyyub´u da an. Bir zaman o, Rabbine şöyle nida etmişti: «Meşakkat ve acı ile bana şeytan dokundu.»

Bu âyeti, Eyyub (as)’ın, “Ey Rabbim, şüphesiz ki zarar bana dokundu,” dediği âyet ile beraber çalışmıştık. Bana zarar dokundu demişti. Bu âyette ise şeytan bana zarar ile dokundu, diyor. 

Bu çok önemli bir noktadır. Çünkü zararlı ve “kötü” diye nitelediğimiz durumlarda duyduğumuz acı, çektiğimiz ağrı gerçek olmasına rağmen, bu yaratılışı, “Yaratıcım bana zarar veriyor, bir sebepten ötürü beni incitiyor” diye yorumlamak doğru değildir. Bir musibeti böyle yorumlamak, şeytani bir vesvesedir; bir gerçekliği yoktur. Çektiğimiz acı gerçektir, fakat bu acı bize zarar versin diye verilmiyor. Burada hayatımızın gerçekliğine dair önemli bir mesaj alıyoruz: Yaratıcımızın esma ve sıfatlarını, özelliklerini tanıyabilmek için, çok çeşitli yaratılışlar tecrübe ediyoruz. Yaratıcımın özelliklerinin (isim ve sıfatlarının) tezahürlerini görüp bizzat şahit olabilmem için, yani tecrübeyle anlayabilmem için benim ihtiyacım olan her türlü imkan tanınıyor.

Dayanmakta zorlandığım, acı duyduğum bir yaratılışta, Rabbimin özelliklerini nasıl anlayabilirim? Bundan nasıl faydalanabilirim? Gerçekten hoşlanmadığım, hoşlanmama duygusunun bana verildiği bir durumdan bahsediyorum. 

Yaratıcım bana hem bir şeyden hoşlanmama duygusunu veriyor, hem de hoşlanmadığım şeyi yaratıyor. Görünüşte bir tezatı andırıyor. Böyle bir yaratılışta anlamamız gerekiyor ki, bu hoşlanmadığımız şeyin bizden uzaklaştırılmasına ihtiyaç duyduğumuz bir konumdayız. Yaratılmış bir varlık olduğumu, kendi gerçekliğimi, konumumu bilmem gerekiyor. Bu yaratılmışlığım içinde, acıdan, ağrıdan hoşlanmama hissi bana veriliyor. Bu durumda, tefekkür etmeliyiz. Bende bir şeyden hoşlanmama hissini yaratan, aynı zamanda hoşlanmadığım şeyi de yaratıyor. Kendisine dönüp yardım istemeye, O’nun yardımına muhtaç olduğumu tasdik etmeme davet ediyor. O’nun huzurunda, O’nun hadsiz ihtiyaçlı yarattığı varlığı, kulu olduğumu anlamama davet ediyor. Ben sonsuz ihtiyaçlı olanım, O, ihtiyaçlarımı karşılayandır. 

Eğer hiç karnım acıkmasaydı, hastalanmasaydım, hoşlanmadığım olayları tecrübe etmeseydim, acı ve ağrı duymasaydım ne olurdu? Kendimin muhtaç, Yaratıcımın ise Rezzak olduğunu hiç bilmezdim, tecrübe etmezdim, tasdik etme imkanım olmazdı. “İstediğim her şey dünyada var işte,” deyip onlara muhtaç olduğumu, kendimin onları elde etmeye gücümün yetmediğini, bana hazırlayıp veren birisinin olması gerektiğini tefekkür etmeyebilirdim. Bütün nimetlerin bana lütuf olarak verildiğinin farkında olmayabilirdim. Bu nimetlerin kıymetini bilmeyebilirdim, çünkü yokluklarını hiç tatmamışım ki aradaki farkı bileyim. Hiç acıkmasam, yiyeceklerin lezzetlerini takdir edemez, doymayı tecrübe edip bu memnuniyeti duyamazdım. Nasıl duyayım? Hiçbir şeye ihtiyacım olmasa, “Ben muhtaç olanım, kim benim ihtiyaçlarımı karşılıyor?” diyerek, onların varlığını sağlayanı araştırıp sorma gereği duymazdım. Bu yüzden, kendi gerçekliğimi, yerimi ve beni Yaratanın konumunu anlayabilmem için hayatımda sürekli inişli çıkışlı tecrübelerden geçiriliyorum. Çok anlamlı, çok hikmetli bir yaratılış ile karşı karşıyayız. Yaratıcım bana, kendi esma ve sıfatlarını, yani Kendi özellikleriyle Onu tanıyabilme, öğrenebilme, tecrübe edebilme, müşahede edebilme fırsatı veriyor. Ne güzel bir imkan bu!

Yazar hakkında

Hanne Sozen

Yorum yazın