Usûle Dair Kur'an Okumaları

Asr Suresini Kâinat Şahitliğinde Okuyorum-5

Asr Suresini Kâinat Şahitliğinde Okuyorum-5 | Ha-Mim

103:1. “Asra (uçup giden zamana) yemin olsun ki!”

Zaman uçup gidiyor. Zaman nedir?  Fatır yani başlatıcı olan ve kâinatı sürekli yenileyerek yaratanın, sürekli yaratma fiilidir.  Evrenin yenilenmesi, evrenin düzenini kuran Biri tarafından gerçekleştirilmektedir. Evrendeki düzen tutarlı, amaçlı ve kasıtlı olarak bir sıraya konulmuş yaratma eylemleri dizisidir. Kâinatta düzenli bir değişim gözlemlenir. Değişim zamanı ifade eder. Başka bir deyişle zaman, insan algısındaki değişime verilen bir isimden ibarettir. Değişim, bir düzen dahilinde gerçekleşiyor. Değişimin düzenli bir yaratılış dahilinde gerçekleştirildiği fark edilmezse, varlıklardaki değişimlerin kendi kendine olduğu zannedilir. Varlık Kaynağı sorgulanmazsa, o zaman tasavvur edilebildiği kadar varlığın başlangıcına kadar gidilir ve evrenin var edilmesi için bir İlk Nedenin olması gerektiği sonucuna ulaşılır. Eğer bu İlk Neden, şimdiki değişimin varlık kaynağı değilse o zaman değişim kendi kendine oluyor veya o varlıkla ilişkili başka bir varlık tarafından yapılıyor demektir. Evrendeki mekanizmanın kendi kendine çalıştığı düşünülebilir. Bu nedenle bazı kimseler (deistler) Tanrı’nın düzeni, olayların kendi kendine gerçekleşecek şekilde kurduğunu söyler. Tıpkı başlangıçta bir Mühendis tarafından kurulan ve artık kendi kendine çalışan bir saat gibi.

  •  Evrenin varlığı, varlıkları sürekli var eden ve onları belirli bir düzen dahilinde değiştiren Biri tarafından başlatılıp devam ettiriliyor olmalıdır.

Bazı kimseler, ‘Güneş, dünya etrafında dönerken değişebilme özelliği ile yaratılmıştır’ iddiasında bulunabilir. Güneşin hareketini kendi kendine oluyor sanmak, Asr suresinin ikinci ayetinde geçen “hüsranda olmak” demektir. Güneş, hareketinin Varlık Kaynağı olabilir mi? Güneş hareket ettiğinde enerji kazanır veya kaybeder. Güneş, varlığında meydana gelen değişimin Varlık Kaynağı olabilir mi? Kendisinin Varlık Kaynağı güneşe ait olabilir mi? Ya da güneşin herhangi bir anındaki konumu, takip eden andaki konumuna varlık verebilir mi?

Örneğin, bilgisayar klavyesinde herhangi bir tuşa basıldığında belirli bir mekanizma işler ve ekrana bir işaret gelir. Ekrandaki görüntünün varlık sebebi basılan tuş mudur? Hayır. Tuşla birlikte bütün bir bilgisayar sistemini yapan Mühendis bu değişimin kaynağıdır.

Evren değişime tabi ise bu değişimin Varlık Kaynağı nedir diye sormak lazım. Varlık Kaynağı, değişen olayların dışında olmalıdır. Yeniden var edilen her ne özellik varsa, bunun varlık kaynağı nedir diye sorgulanmalıdır. Her an yeni özellikler var edilmektedir. Evrende değişim, sürekli ve sabit bir düzene tabidir. Akşam olduğu için mi Ay değişir? Biz Ay’ı değişmiş görüyoruz. Bu nasıl oluyor? Tedrici ve sabit bir değişimle. Ayın bu değişimi ve yenilenen görünümü kendi kendine mi oluyor yoksa her şeyin Varlık Kaynağı olan Biri tarafından mı var ediliyor?        

  • Değişim sabit bir düzene tabidir.
  • Değişim düzeni her an, yenilenme ve sürekli değişimden dolayı her anki düzen farklı niteliktedir.
  • Ayda gözlenen değişim ve yeni görünümlerin bir varlık kaynağı olmalıdır.
  • Değişim, Mutlak olan Birinin işi olmalı çünkü bu evrendeki varlıkların hiçbiri var etme özelliğine sahip değildir.

Ay, aralıksız olarak değişir. Sürekli değişimi, değişimin gerçekleştirildiği anda kavrayamayız. Her değişiklik bir yaratma eylemidir. Yaratılış ne demek? Yeniden var olmak. Bu sonuca ancak değişimi daha geniş bir zaman diliminde gözlemlediğimiz takdirde mantıksal olarak varılabiliriz. Değişim ne sıklıkta oluyor? Bunu ölçemeyiz. İmkânsız! Çünkü değişim süreklidir. Zaman sürekli bir değişim ise değişimin Kaynağı Sonsuz olmalıdır. Evrendeki değişimi her kim yapıyorsa, o Mutlak olmalıdır. Mantıksal olarak Sonsuz, zaman ve mekânın ötesindedir.

Bilgisayar örneğine geri dönersek, bilgisayar, içine önceden yerleştirilmiş/programlanmış özellikleri kullanır. Evren söz konusu olduğunda, program evrende sürekli değişmektedir ve bu nedenle Programcı sonsuz bilgiye sahip olmalıdır. Bilgisayarın programı sabit olduğu için program çalıştırıldığında hep aynı görüntü çıkar. Oysa evrende sabit bir program yoktur ve hep aynı şey gerçekleşmez. Her halükârda programın özellikleri Mühendise atfedilmelidir. Programı yazanın akıllı ve tüm özellikleri bilen biri olması gerektiğini biliriz. Eğer değişim sürekli ise o zaman evreni bir program içinde Devamlı Değiştiren, sonsuz güç ve bilgi sahibi olmalıdır. Zamanı, yaratılış eylemi olarak anlamak demek, gözlemlediğimiz ve değişimi hatırladığımız evrenin zaman boyutuna dikkat etmek demektir. Değişimin Mutlak Başlatıcısı ve Sürdürücüsü (Kayyumu) olana inancın temeli budur. Maddi dünyada deneyimlediklerimizden, varlıkların nasıl var olduğundan hareketle, mantıksal olarak evrenin bir Mühendis (Başlatıcı) tarafından yaratıldığı sonucuna varıyoruz. Mühendisin evreni nasıl yarattığını görmek zorunda değiliz. Ama Mühendisin Mutlak Bilgiye sahip olması gerektiği sonucuna yarattıklarını gözlemleyerek varabiliriz.

Değişim nasıl gerçekleşiyor?

Gözlerimin önünde olanlara bakarak değişime varlık veren Birinin olması gerektiği sonucuna ulaşırım. Bazıları, inanç akıl işi değildir der. Eğer “Allah güçlüdür” derseniz bu bir inanç olmaz, iddia olur.  Onu yerine, evrendeki varlıkları inceleyerek bilinçli bir sonuca ulaşmak “Allah mutlak güce sahip olmalıdır” demek gerekir. Bu bir iddia değil, imandır. Kur’an’ın “İman gayba olur” kavramsallaştırması böyle anlaşılmalıdır.

Materyalistlerin kendi kendine oluyor dediği sürekli değişimi görüyoruz. Bir şeyler nasıl kendi kendine olabilir? Kur’an’ın imanı tesis etmek için kullanmaya teşvik ettiği akıl yürütme biçiminden yararlanmak gerekir. Akıl yürütmek, inançtan önce gelir. Tanrı kavramını peşinen kabul etmiş din dilini kullanmaktan sakınmalıyız. Tarafsız bir insan olarak evreni incelemeli ve aklen onaylanabilen bir sonuca ulaşmalıyız. İnanç sonuçtur, başlangıç değildir.

Bir şeyin sabit bir düzene göre yapılmasına “kanun” denir. Tıpkı toplumda düzeni sağlamak için yapılan yasalar gibi. Kanunlar yazılı biçimde var olmasına rağmen hiç kimse tarafından uygulanmazsa ne olur? O zaman kanunlar yok demektir. Kanunların fiziki bir varlığı yoktur, ancak bir otorite tarafından uygulanması durumunda bir manası vardır. Düzen nedir? Bir düzen içinde gerçekleşen olaylar dizisidir. Düzenin kendisi, düzenli biçimde yapılmaktadır. Fakat dikkat etmek gerekir, evrendeki varlıkların içinde “düzen” diye ayrı fiziki bir varlık göremeyiz. Düzen, varlıkların varlığa geliş biçimini ifade etmek için kullandığımız bir “kelime” veya “isim”den ibarettir. Kur’an bu tür kelimelere (kavramlara) “Sizin ve sizden önceki takip ettiğiniz fikir babalarınızın uydurduğu isimler” der. “Bunlar sizin ve atalarınızın uydurduğu boş isimlerden başka şeyler değildir; Allah onlara hiçbir yetki vermemiştir. Onlar, sadece zannın ve kuruntuların peşine takılıyorlar; halbuki şimdi onlara Rablerinden bir yol gösterici gelmiştir.” (53: 23; ayrıca bakınız Kur’an 12: 40)

Asr Suresini Kâinat Şahitliğinde Okuyorum-5 | Ha-Mim

Evrendeki hiçbir şey, yarınki evrenini var edilmesini garanti edemez. Bu evrende, bir andan sonraki anın var olacağının garantisi yoktur. Evreni Var Eden, ilminden bilinmesine izin verdiği ve var ettiği kadarını bilebiliriz. Yarın bizim için “gayb”, biz henüz yarını görmedik. Ama Yaratan için yarın “gayb” olmamalıdır. “Gayb”, fiziksel deneyimimizin ötesinde, ancak bizim mantıki sonucumuza bağlı olarak bileceğimiz herhangi bir şeydir.

Seçiminizin sonucu O’nun tarafından sunulur, bizim tarafımızdan değil (bu sonuca bilinçli bir gözlemleme ile ulaşılır), ben seçtim ama seçimimin sonucu benim için yaratıldı. Sonucu “yaratamam ama yaratılmasını beklerim” bilinçliliği gayba inancın temelidir. Evrenin bir sonraki anı benim seçtiklerimi de kapsar. Cennete gitmek için amellerimize güvenemeyiz. Amellerden ötürü mü cennete gidiyoruz? Hayır, amellerimizin yapıcısı biz değiliz. Örneğin, dua etme fiilinin yaratılması bize değil, Allah’a aittir. Dua etmeyi seçmek bize aittir ama bu seçim hiçbir şey yaratamaz. Ayrıca seçme yeteneği bize Yaratan tarafından verilmiştir. Salih amelde bulunmak Rabbimiz adıyla, yani Onun Yaratıcılığını, yaptığımız amellerimizin sonuçlarını görerek hareket etmek demektir. Aksi halde yapılan ibadetler insana külfet olur.

İslam yani teslimiyet nedir? Varlığını, onu Yaratana teslim etmektir. Örneğin, bir arabayı kullanırken nasıl onu benim yapmadığımın bilincinde olarak kullanıyorsam, evreni ve içindekileri de onlara Varlık Verene ait olduğu bilinciyle kullanmalıyım. Yani, her şeyi O, Varlık Verenin adıyla kullanmalıyız. 

Bu dünyada her ne yapıyorsak, Allah’ın adıyla yapmalıyız. Amellerimizin salih olup olmadığını anlamak için aşağıdaki soruları kendimize sormalıyız:

  •  Hür irademi, Yaratanın İradesine uygun biçimde mi kullandım?
  •  Amellerim ve Yaratanın İradesi arasında barış (İslam, selam) var mıdır?
  •  Bana verilen özelliklerin sahibi ben miyim?
  •  Örneğin, fakir bir insana acıma duygusu bana verilmiş. Allah, benim aracılığımla bu fakir insana acıyor. Duygumun sahibi ben miyim? Duygum benim değil, bana verilmiş.

103:3 “Ancak iman edip salih amel işleyenler ile birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.”

Birbirine hakkı tavsiye etmek.

Buradaki “hak” nedir?  Bu kâinatta şahit olduğumuz her şey Yaratıcının eseridir. Gördüğümüz bir kuş Yaratıcının sanat eseri olarak Onun Mutlak özelliklerini yansıtır. Kuş kendi kendine uçamaz. Uçma eylemi kuşa ait değildir. Kuşun güzelliği de yaratma eylemini gerçekleştirenin Güzel Yaratma özelliğinin bir yansımasıdır. Kur’an’ın “Hakkı tavsiye” dediği, bu gerçeği teslim etmektir. Kendine ait bir varlık iddiasında bulunmamaktır. Hiçbir özelliği sahiplenmemektir. Her ne ki var, Var Edene aittir. 

Hayatımızı nasıl zikre yani kendi gerçekliğimizin farkına vararak Yaratıcımızla sürekli irtibat halinde olmaya çeviririz?

Hayatta her vesileyle Allah’ı hatırlayarak sürekli zikir haline ulaşabiliriz. Sabır, bu hali sürekli tutma kararlılık ve gayretidir.

*Islam From Within Youtube kanalında yayınlanan “Chapter Asr – Part 5 – 12/19/18” başlıklı videonun transkriptinin çevirisidir.

Bölümler: 12 | 3 | 4 | 5

Yazar hakkında

Yunus Erkan

Yorum yazın