Usûle Dair Kur'an Okumaları

Asr Suresini Kâinat Şahitliğinde Okuyorum-1

Asr Suresini Kâinat Şahitliğinde Okuyorum-1 | Ha-Mim

103:1 “Asra, yemin olsun ki!”

Arapça, vahyin indirildiği zamanının koşullarına göre mesaja uygun bir dil olmalıydı. Bununla birlikte, Yaratıcımın benimle anladığım bir insan diliyle konuşmasını beklerim:

1. Yaratıcı, benimle kavrayabileceğim farklı şekillerde konuşur.

2. Yaratıcı benimle kapasiteme göre konuşur.

Kur’an’ı benim Yaratıcım bana benim kapasitemde konuşuyor diye okumalıyım. Tanım gereği Allah, mutlak olandır. Onun kendi Kapasitesinde bana konuştuğunu bildiğimi farz edelim. Fakat ben Onun Konuşmasını, Onun mahiyetini kavramak için okursam Onu kendi yaratık düzeyime indirgiyorum demektir ki, böyle bir şey imkânsız ve de mantıksızdır! Çünkü Onun kapasitesi sonsuzdur. Ben ise belirli bir kapasitede var edilmeye muhtacım. Ben ancak var edilenleri algılayabilecek bir kapasitede yaratılmışım. Bu nedenle, benimle benim kapasiteme göre konuşmalı, benim anlayabileceğim örnekler vermeli ve sorumluluğumun ne olduğunu bana bildirmelidir.

“Asr’” ya da” zaman “kavramına yemin ediliyor bu ayette. Bazen üzerine yemin edilen şey “Ay” ya da “zeytin, incir” gibi bir varlık olabilir. Yaratıcım şunu ima ediyor: “Bunlar benim şahitlerim, söylediklerimin doğru olduğuna şahitlik ediyorlar”.

  • Benim kapasitem ve görevim, Kur’an’ın söylediklerinin doğru olup olmadığını kâinat şahitliğinde örneğin zeytine bakarak kontrol etmektir.
  • Zeytini incele ve hangi özelliklerinin olduğunu araştır. Ondan sonra Kur’an’ın ana mesajını ve onun doğruluğunu anlayacaksın.
  • Bu ayette “zaman”a yemin ediliyor. Peki, zaman ile ne kastediliyor olabilir? Zaman, yaratılış fiilinin devam etmesinin bizim tarafımızdan algılanmasından ibarettir. Bizim gözlemimizde her bir “an” bir yaratma fiilinin gerçekleştiğini gösterir.
  • Mutlak Bir Konuşmadan gelen yaratılışın tanıklığı, yaratılmışları inceleyerek yapılır. Tanım gereği, kâinat türünden olmayan bir Konuşmayı anlamak için Konuşanın kendine şahit tuttuğu varlıklara bakmak gerekir. Evrende olmayan bir şeyin varlığı, evrende olmayan bir tanıkla doğrulanamaz.
  • Yaratılıştaki herhangi bir şeyin yeminini etmek veya iddia edilenin doğruluğuna delil getirilen şey, benim tecrübelerime göre sadece fiziki olarak deneyimlenebilir. Sonra, bu yaratıklara yapılan “yemin” ifadesi yalnız Kendi hakimiyeti altındaki tüm evreni kontrol eden Biri tarafından kullanılabilir. Çünkü böyle bir Yaratıcı her bir şeyi Kendisinin özelliklerinin sonsuzluğuna şahit kılarak yaratmış olmalıdır. Onun Mutlak olduğunu anlamak için yarattığı bir şeye bakmak yeterlidir.
Asr Suresini Kâinat Şahitliğinde Okuyorum-1 | Ha-Mim

Bir metnin kâinatın ötesinden geldiğini nasıl anlarım?

Anlama sürecinde aşağıdaki sorulara cevap aramak gerekir:

  • Bilgim çok sınırlı olduğu için Allah’ın konuşmasıyla nasıl baş edebilirim?
  • Onun konuşmasını kendi akıl yürütmemle anlayabilir miyim?
  • Cevap: Bir ifadenin ya da sözün Allah’a ait ve doğru olduğunu ancak kâinatta gerçekleşen eylemlere kendi kapasitemde şahitlik ederek anlayabilirim. Kâinatın herhangi bir parçasına onu Yapan tarafından Onun Özelliklerini gösteren bir delil olma özelliği verilmiş olmalıdır. Ki bu Yapıcı, insanlara hitap eder ve kâinatın neye şahitlik ettiğini öğretir. 

Kur’an ne yapmaya teşvik eder?

Kur’an varlıkları incelemeye ve onların var edilmeleri için nasıl bir Varlık Kaynağının olması gerektiğine dair tefekküre davet eder. Örneğin, zeytini inceleyin. Bir zeytine varlık vermek için bu zeytin tanesinin arkasında nasıl bir Mutlak Kudret ve İradenin olduğunu anlayacaksınız.

Meşhur deyiş: “Her başlangıcın bir sonu vardır”.

  • Matematikteki sonsuzun sayısal bir başlangıcı var mıdır?
  • Hayır, benzer biçimde, Mutlak olanın başı ve sonu olamaz.

Bazı insanlar evrenin ebedi (sonsuz) gibi göründüğünü söyler. Kur’an her zaman daha önce olanlardan kanıtlar getirir, böylece insanlar akıllarını kullanabilir ve şimdiki zamanı inceleyebilir. Örneğin Kur’an-ı Kerim, “Biz nasıl yeniden diriltiliriz yani beklenti ve isteklerimize göre başka bir yaratılışla yeniden nasıl diriltiliriz?” argümanını ileri sürdüğünde bazı basit düşünceli filozoflar varlığı sorgulamazlar ve “ahiret”in bir hüsnükuruntu olduğunu söylerler. İnsan yaratılışında sonsuz mutluluğa muhtaç duygularla donatılmıştır. Peki, bir özelliğe “hüsnükuruntu” adı taksak bile “hüsnükuruntulu düşünme” niteliğini nereden alıyoruz? Bu düşüncenin Varlık Kaynağını sorgulamamız gerekir.

  • Buna rağmen merak ediyorum. Beni kim diriltecek?
  • Şu an var mıyım?
  • Varlığımı nereden alıyorum? Beni Var Eden, insaniyetime yerleştirmiş olduğu ebedi mutlu olma isteğimin karşılığını da var etmelidir. Çünkü kendi varlığımı incelediğim zaman ebedi bir Varlık Kaynağına muhtaç olduğumu görüyorum. Öyleyse bana verilen ebedi mutluluk isteği de var olmak için aynı Kaynağa muhtaçtır.

Şimdiki zamanı yaşarken insanlar, gelecek hakkında da düşünür. Sadece bir insandan duyduğum bir haber üzerine öldükten sonra tekrar diriltileceğime inanabilir miyim? Hayır, Kur’an geleceği bilemezsiniz diyor. Bunun yerine, fiziki dünyada tecrübe ettiğiniz her ne ise onu laboratuvara götürün ve nasıl var olduğunu inceleyin diyor. Kendinize bakın, duygularınızı bilinçli bir şekilde deneyimleyin ve onların da nasıl var olabileceklerini düşünün. Evrende neler olup bittiğini anlamamız için bu şarttır. O halde “olayların Varlık Kaynağı nedir?” sorusu neden önemli bir soru olmasın? Varlık Kaynağının özellikleri ancak bunlar incelenerek, onlarda yansıyan özellikler aracılığıyla tanınabilir. Kur’an, insanın gözü önünde yaratılanlara dikkat çekerek “tekrar diriliş”ten bahseder.

  • Nasıl sorusuna cevap ararken yaratılışın nasıl inceleneceğine rehberlik etmek için Kur’an okunur. Kur’an her zaman insan zihnini varlıkların nasıl var edildiğini incelemeye sevk eder.

‘Asr’ sıkmak demektir, yani gün gelip geçicidir ve insan bilir ki, geceye fazla vakit kalmamıştır. Ayrıca, zamanın geçtiği, yani kısacık zamanın hemencecik geçtiği anlamına gelir. Zaman son derece sıkışık çünkü burada yaşadığımız yaratılış gerçekliği çok geçicidir. Yani burada hiçbir şeyi yakalayıp istediğimiz kadar tutamayız.

Asr küçücük bir “an” anlamında, bir “an”dan diğerine geçişi ifade eder. Sabit ve tutabileceğimiz bir andan bahsedemeyiz. Bir günden diğerine geçişi kolayca fark ederiz çünkü gözlemleyecek yeteri kadar zaman vardır. Benzer biçimde bir saatten sonrakine, bir dakikadan sonrakine ve nihayet bir saniyeden sonrakine geçişi de insan olarak fark edebiliriz. Peki ya daha küçük anlardaki geçişi örneğin saniyenin binde birinden bir sonraki binde birine geçişi fark edebilir miyiz? Daha da küçük “an”ları düşünerek içinde bulunduğumuz “an”ı sıkıştırdığımızda aslında bu geçişleri hiç fark etmediğimizi anlarız. İşte asr burada en küçük bir “an”ı ifade eder. Bu “an” üzerine yemin ediliyor.

Asr Suresini Kâinat Şahitliğinde Okuyorum-1 | Ha-Mim

Zaman nedir?

  • Yaratma fiili, şahitlik edeceğimiz gibi gözlerimizin önünde gerçekleştiriliyor. Yaratma sürekli biçimde gerçekleşen, durağan olmayan ve hep değişiklik içeren, hareket halinde olan bir eylemdir. Hiçbir “an” diğerinin aynısı değildir. Tıpkı aralıklarla nokta koymak yerine düz bir çizgi çizmeye benziyor. Yaratma fiili durmaksızın gerçekleşiyor. Bu durum, yaratma eylemini Yapanın zaman ve mekânla sınırlı olmadığını, yani Sonsuz veya Mutlak olduğunu gösterir.
  • Bu dünyada gözlemlediğimiz her şey, tabiatı gereği kendi kendine var olmaya devam edecek kapasitede olmadıklarını gösteriyor.
  • Ben varım fakat varlığım sürekli değişiyor ve uçup gidiyor.

İnsan kapasitesi için zamanı tanımlayacak veya belirleyecek bir kelime bulamayız. Sadece, kesintisiz biçimde gerçekleşen yaratma fiilleri dizisinden bahsedebiliriz çünkü hiçbir şeyin sabit bir varlığı yoktur. Hangi fizikçi zamanı tutabildiğini iddia edebilir? Gerçekliğimiz uçup giden, geçici bir niteliktedir. Yaşadığımız şey sabit bir varoluş değil, “gerçek bir yaratma eylemi”dir.  Asr’ın, uçup gidici ve onu yakalamaya fırsat vermeyecek kadar küçük bir “an” olduğuna bizzat evrenin kendisi şahittir ve bu hakikat sonuç olarak benim varlığımın da bir eylemden ibaret olduğunu ispatlar. Bu eylem, sonsuz özelliklere sahip Biri tarafından gerçekleştirilmelidir. Eğer O sonluysa o zaman yaptığı eylem de ölçülebilir olmalıdır. Hiç kimse bir “an” için zamanın varlığını ölçemez. Benzer biçimde “mekân”ın varlığını da kimse ölçemez. Bu yüzden mekân ve zaman hakkında konuşuyoruz. Matematikte yaklaşık değerlerin kullanılmasına ihtiyaç duymak, hiçbir şeyin kendi kendine var olamayacağına işaret eder. Bir şey hakkında verilen hiçbir sayısal değer, o şeyin gerçekliğini temsil edemez. Daima yaklaşık değerler kullandığımızı fark etmek gerekir. Bütün fiziksel deneyimler ancak bir yaklaşık değer (approximation) ifade eder. Her şeye bir Ebedi Varlık Verici tarafından varlık veriliyor.

  • Kuantum nedir? Bir şey görünüyor ve görünüşünde tekrar kayboluyor.

Her şey, onu Yapanın niteliğine işaret ediyor. Yani, Yapan sonsuz olmalıdır. Eğer sonlu olsaydı, fiili de her “an” sonlu olurdu. Böylece zamanı ve mekânı bağımsız biçimde ölçebilirdik. Her ne dilersem Ondandır ve O yaratır. Ebedi Mutluluk arzusunu O yaratmıştır. Kendi kendine var olamayan bu arzunun, Varlık Kaynağı tarafından karşılanması gerekir. Bu arzunun bir Varlık Kaynağına ihtiyacı vardır ve evrendeki diğer her şey gibi bunun da bir varoluş amacı olmalıdır.

“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni tüm noksanlıklardan tenzih ederiz. Bizi [inançsızlığın] ateş azabından koru!” derler. Kur’an, 3: 191

Zaman dediğimiz şey aslında var etmenin sürekliliğini, dolayısıyla Var Edenin Mutlak olmasını ifade eder. Kâinatta bir saniyenin bir bölümü dahil, sabit olan hiçbir şey var mıdır? Hayır.

Herhangi bir şeyin var edilme süresini bir sayıyla ifade edemeyiz. İnsan kapasitesi, fiziksel dünyayla etkileşim kurabilmek için yaklaşık bir değer veya bir limitten başka bir şey ifade etmeyen sayıları kullanır. Her şeyin varlığı zaman sınırı olmadan değiştiği için herhangi bir şeyin var edilme süresini ölçemeyiz. Var Edenin Mutlak olduğuna işaret eden yaratma eylemi söz konusu olduğu sürece, herhangi bir anın ömrü bu dünyada ölçülemez.

Elimizde tuttuğumuz bir zeytinde, Mutlak olan Var Edicinin özellikleri sergilenmektedir. Yaratıcının Mutlak olduğunu göstermek için bir tek zeytin yeterlidir. İnsan bilinci, Yaratıcının zeytinde tezahür eden özelliklerine şahitlik eder.

Yaratıcının konuşmasını anlamak için doğru bir usulümüzün olması gerekir.  Herhangi bir fikri hiç düşünmeden reddetme veya kabul etme gibi önyargılardan zihnimizi kurtarmalıyız. Yaşadığımız dünyaya dikkatle bakalım. Kaçınılmaz olarak bu evrenin Mutlak bir Varlık Kaynağına sahip olması gerektiği sonucuna ulaşırız.

*Islam From Within Youtube kanalında yayınlanan “Chapter Asr – Part 1 – 11/14/18” başlıklı videonun transkriptinin çevirisidir.

Bölümler: 2 | 3 | 4 | 5

Yazar hakkında

Yunus Erkan

Yorum yazın