Kur'an Okumaları Usûle Dair

Asr Suresini Kâinat Şahitliğinde Okuyorum-2

45:24. “Dünya hayatımızın ötesinde başka bir şey yoktur. Ölürüz ve yaşarız. Bizi (dehr) zamandan başka bir şey helak etmez.” derler. Onların bu konuda bir bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca zannederler.” (Casiye, 24).

Bu ayet, şimdiye kadar müzakere ettiğimiz fikrin karşıt örneğini ifade ediyor. Peygamberin mesajını veya Allah’ın yaratıcılığını reddeden ve bu hakikate her ne sebeple olursa olsun teslim olmak istemeyenler insanın fıtratıyla çelişen bir yola girerler.

Bir şey, benim gözlem kapasitemde yani şu anki hayatımda değilse o şey hakkında yorum yapamam. Bu da bir başka temel ilkedir. Kur’an’da zikredilen bir şey, Peygamber’in yaşadığı dönemde veya daha sonraki zaman diliminde bilinmiyorsa, o zaman bu, Kur’an’ın herkese hitap etmediği anlamına gelir. Zira, mesaj herkesi kapsamalıdır. Eğer Kur’an her zaman ve mekânda Yaratıcının Konuşması ise nakledilen kıssaların benim zaman ve mekânımda da bir karşılığı olmalıdır. Kur’an mecazlarla konuşur, böylece belirli bir konu kendi zaman ve mekânında herkese açık hale gelir.

• Kur’an’daki mecazi anlatımların yorumlanması gerekir.

• İki temel ilke dikkate alınmalıdır:

1.  Gramer kuralı.

2.  Kur’an’ın bağlamında mantıki tutarlılık.

• Kur’an kendi içinde gramer yapısıyla uyumludur.

• Kur’an kendi kavramlarını belirlemiştir. Kur’an’da yer alan hemen hemen her kelime, sadece ilk nazil olduğu dönemin şartlarında değil, bizzat Kur’an’ın amacı içinde anlaşılması gereken bir kavram olarak kullanılmıştır.

Ne yapmam bekleniyor?

Kur’an’daki mecazi dili yorumlamaya çalıştığımda gramer yapısını takip etmeliyim. Yorum, Kuran’ın ana mesajıyla çelişmemelidir. Örnek: Şeytanı Allah’ın otoritesine meydan okuyan bir otorite olarak yorumlarsam, o zaman Kuran’ın mesajıyla çelişirim. Çünkü tanımı gereği Her Şeye Gücü Yeten Birine karşı meydan okuyabilecek kadar eşit güçte bir başka varlık olamaz.

• Kur’an’daki bir mecazın anlamını kendi kapasiteme göre sınırlayabilsem de bu Kur’an’ın ana mesajıyla çeliştiğim anlamına gelmez.

• Peygamberden rivayet edilen hadislerin bile çoğunda mecazi anlatımlar vardır.

Kur’an prensip olarak genel halkın gözlemine göre konuşur. Örnek: Ay büyümez veya küçülmez. Her zaman aynıdır. Değişen şey, benim konumumdan dolayı Ay’ı görme biçimimdir. Ayın sadece değişime tabi olan aydınlık kısmını görürüm. Bu olgu, zamanı ölçmemize ve bir takvim elde etmemize de yol açmıştır. Şimdi ise hayattaki pek çok şeyi ölçmek için uygulamalar kullanıyoruz. Her şey mükemmel bir düzene tabidir. Gözlemlediğimiz bu mükemmel düzenin arkasındaki güç nedir? Bunu sorgulamamız gerekiyor. Düzenin anlamlılığını ve amaçlılığını yorumlamamız gerekiyor. Bu düzenin arkasındaki ana gaye nedir?

Asr Suresini Kâinat Şahitliğinde Okuyorum-2 | Ha-Mim

Kur’an, ruhumuzun varoluş yolculuğuna devam edeceğini söylüyor. Bedenimiz gerçekten hiçbir şeyi kendi kendine tecrübe etmez. Canlı yaratılmaya ihtiyacı var. Ruhu olmayan bir hayat ise ancak canlılık sınırları içinde mahkûm kalır. Beden sürekli olarak değişiyor ve yaşlanıyor. Bu dünyanın koşullarına tepki veren benim, bedenim değil. Ölüm bedenimin sonudur, ruhumun sonu olamaz. Benim insan tarafımın yani hayatımın ve ruhumun bu evrende bir Varlık Kaynağı yoktur. Hiçbir şey kendi kendisinin Varlık Kaynağı olduğunu da iddia edemez.

Hayata gelir gelmez ölüm sürecim de başlıyor. Bu demektir ki bedenim hayata gelir gelmez ölmeye başlıyor. Bedenimdeki düzen, düzeni bozacak unsurlarla birlikte var edilmiş. Bu durum benim ruhuma bir mesaj veriyor. “Sen sürekli bağımlı olan bir varlıksın, unutma!” Evren de öyle, düzen içinde var fakat düzeni bozacak unsurlarla birlikte var edilmiş. Bunu şimdiki bilim araştırmacıları “termodinamiğin ikinci kanunu” veya “entropi” diye ifade ediyorlar. Onların ifadeleri kendilerini bağlar fakat ben bizzat bugünkü hayatımda bunu yaşayan bir bilinçliliğe mazhar kılınmışım. Ama ben, bedenim değilim. Şeylerin Varlık Kaynağını nasıl anlayabiliyorum? Gözüm, benim görme gücüm değildir. Görme gücü olmadan göz görmez. Hayatı ve ruhu bedeninden ayrılmış bir kişi görmez.

• Bedenim, bu fiziki evren ile sınırlıdır.

• Ruhum, bu fiziki evren ile sınırlı değildir.

Ölünce, bana ne olacak? Bu, insanın esas sorunudur. Benim insani endişelerim bu dünyadaki hayatımın ötesine geçiyor. Ben kimim ki bu hayatın ötesini düşünebiliyorum?

Yaratıcının kâinatı yaratmasını tecrübe edemeyiz. Biz yaratıklar ile Yaratıcı arasında üçüncü bir unsur değiliz. Biz ancak bir şey yaratıldıktan sonra o şeyi gözlemleyebiliriz. Varlıklara Allah’ın katından bakamayız. “Kâinatı Allah yarattı.” gibi bir ifade kullanamayız çünkü düşünce olarak bir anlam ifade etmez. Bunun yerine, “Bu kâinatın bir Varlık Kaynağı olmalıdır.” diyebiliriz ancak.

Kâinatla irtibat kurmadan ruhumu faaliyete geçirme özelliğim yoktur. İnsan ruhu, evrenin varlığının merkezindedir. Ruhum, fiziksel olarak herhangi bir yerde olamaz, ancak potansiyel olarak her şeyi kavrayabilir. Sadece ruhum evrenin bütünlüğünü yorumlar ve onun sonunu göremediği halde sonlu olması gerektiğini anlar. Biz insanları ilgilendirdiği kadar, eğer insan ruhu olmasaydı, evrenin var olmasına gerek kalmazdı.

• Varlık, yalnızca zamandan ibaret değildir. Zaman, sürekli yaratma fiilinin bizim tarafımızdan algılanmasını ifade eden bir kavramdır.

Bu evrenin Varlık Kaynağının Özünü hiç kimse idrak edemez. Varlık Kaynağının bir başlangıcı ve sonu olamayacağını evrenin varlığında gözlemlediğimiz özelliklerden anlıyoruz. Kâinatın Yaratıcısının ancak Kendinden Kaim (Ehad) olması zorunlu bir mantık çıkarımı olduğu için Onun bu kâinat şartları içinde tanımlanamayacağını anlarız. Varlıklara varlık veren Biri, ne varlıklara var etme gücü vermeye ve ne de var edilmeye muhtaç olamaz (Lem yelid velem yuled). “Ehad”ın anlamı Kur’an’da “Lem yelid velem yuled” olarak açıklanmaktadır. Yani, evrenin Yaratıcısı, evrenin hiçbir parçasına herhangi bir yaratıcılık niteliği veya yetkisi vermemiştir. Ayrıca Yaratan, hiçbir şeyden hiçbir niteliği miras almaz. Mantıken başka bir şey tarafından varlık verilmeye muhtaç olan biri, o şeyin Yaratıcısı olamaz.

Bilimciler, iddia ettikleri şeyi gerçekten kanıtlayamazlar. Sadece kendi yaklaşım veya varsayımlarının tanımı içinde gözlemledikleri her ne ise onu, laboratuvar şartlarında ispat etmeye çalışabilirler. Evreni kendi önyargıları içinde tanımlayarak evren içinde fiziksel olarak tecrübe edilememesi nedeniyle bir Yaratıcının olmadığını söylerler. Bilim, iddia ettikleri gibi, yalnızca fiziksel olarak var olan varlıklarla ilgilenir ve onların tabiatını dünyada veya laboratuvarlarda fiziki biçimde inceler. Bu varsayımla söyledikleri doğrudur. Ama sonunda evrenin Yaratıcısı olmadığını iddia etmeleri kesinlikle yanlış ve bilim dışı bir sonuçtur. Bu sonuçlarını laboratuvarda sergileyemezler. Kendilerinin kişisel spekülasyonudur. Örneğin, “tesadüf” iddialarını ispat edemezler, ancak kendileri “tesadüfen gelişiyor” yorumunu yaparlar.

Elbette evrenin Yaratıcısı, evrenin bir parçası olamaz. Bu nedenle Yaratanın, yarattığı evrende fiziksel bir varlığa sahip olması düşünülemez. Dolayısıyla bilimciler, her şeyin kendi kendine var olduğunu ve bu evrenin koşulları içinde Tanrı’nın varlığının fiziksel olarak kanıtlanamamasından ötürü, varlıkların Tanrı tarafından yaratıldığı sonucunu çıkarmaya gerek olmadığını iddia ederler. İnsan aklının, evrendeki her şeyin değişime tabi olduğu sonucuna vardığını ve evrenin düzenine uyduğunu, dolayısıyla kendilerinin Varlık Kaynağı olamayacaklarını görmezden gelirler. Şeyler, başka bir şey tarafından varlık verilen düzene tabidir. Sadece şeylerin fiziksel olarak nasıl var olduklarını inceleyebilen bilimin kapsamına girmediği için sorgulayan insan aklının vardığı sonuç inkâr edilemez.

• Bilimciler, sadece yaratılanı inceleyebilir ve şeylerin nasıl yaratıldığını, yani varlığa getirildiğini kendi kapasiteleri ölçüsünde gözlemleyebilirler. Nasıl kendi kendine varlıklarını sürdürdüklerini ise asla izah edemezler, çünkü bu insan mantığı ile açıkça çelişen bir iddia olur. Evrende gözlemlediğimiz gibi, her şeye, evrene varlık veren ve her şeyi Kendi İradesine göre kurduğu düzenine tabi kılan, yaratık cinsinden olmayan bir Varlık Kaynağı olmalıdır.

*Islam From Within Youtube kanalında yayınlanan “Chapter Asr – Part 2 – 28/11/18” başlıklı videonun transkriptinin çevirisidir.

Bölümler: 12 | 3 | 4 | 5

Yazar hakkında

Yunus Erkan

Yorum yazın