İnşaAllah heyecan verici yeni bir konuya, Kur’an’da anlatılan Hz Eyyub (as) kıssasına başlıyoruz. Birkaç âyet ile bahsediliyor. Tevrat’ta Eyyub (as)’dan çok detaylı bir şekilde bahsedilir. Hatta Tevrat’ın parçalarından Eyüp Kitabı, Hz Eyyub’un hayatını anlatır. Bu konuda pek çok görüş vardır. Fakat Kur’an, Hz Eyyub hakkında çok detay vermeden birkaç âyet ile bahsediyor. Fakat bu birkaç âyetteki manalar çok derindir. Kur’an’daki bu birkaç âyetin bize neler verdiğini anlayabilmek için, bu derin manaları özetlemeye ve konu başlıkları altında düzenlemeye çalıştım.
Hz Eyyub’e geçmeden önce Hz Yunus kıssasını çalışmamız bilinçli bir tercihti. Bunun sebebi, Hz Yunus’un insan fıtratında çok temel bir yeri temsil etmesiydi. İnsanın iç dünyasında sürekli bir hareket ve çalkantılar yaşanıyor. Yaşadığımız olayları kendi perspektifimizden iyi ya da kötü diye yorumlayabiliyor, farklı tutumlar takınabiliyoruz. Aslında bu olayların bizim üzerimizde gerçek bir tesiri yokken, kendi tavrımıza ve bakışımıza göre farklı yönlere doğru gidebiliyoruz. Bu yaratılıştaki düzene göre, yaratılanların bizim üzerimizde ancak bizim yorumladığımız yönde bizi etkilediklerini düşünürüz. Bununla bedenin hissettiği fiziki yaratılıştan değil, insanın iç dünyasında olup bitenlerden bahsediyoruz.
Kendi içimizdeki iddialar, çalkantılar, Yunus (as) kıssasında özetlenmiştir. İçimizdeki çatışmalar, ruhumuz ve egoist tarafımız (gerçeği yansıtmayan seçeneklere meyil eden tarafımız) arasındadır. Bu tarafımızla yaratılıyor olmamızın kötü bir şey olmadığını önceden görmüştük. Kötüyü seçebilme kabiliyeti, kötü bir şey değildir. Kötüyü seçmek kötü bir şeydir. Hatta, kötüyü seçebilme kabiliyetinin kullanılması beklenir ki iyi ve doğru olanın kıymeti anlaşılsın. Yunus (as) kıssasının ana mesajı bu idi. Eyyub (as) kıssasında ise, diğer bir yönümüz, yani dünyanın fiziki yönüyle kurduğumuz maddi ilişkilerin bir değerlendirmesi, bu ilişkiler sonucunda takınılması gereken tavrın nasıl olması gerektiği temsillerle öğretiliyor.
Eyyub (as) hastalıklardan muzdarip oluyor ve bununla beraber pek çok şeyini kaybediyor. Burada yalnızca Kur’an’da zikredilenler üzerinde duracağız. Kur’an diyor ki “Kaybettiği her şeyi geri verdik.” Demek ki bir şeyler kaybetmiş. Bu konuda başka kaynaklar derin açıklamalara girseler de, biz yalnızca Kur’an’da bize verilen açıklamalar üzerinde duracağız.
Kur’an’da Hz Eyyub hakkında bize verilen bilgiler ayrıntılı değildir. Ancak birkaç kelime ile işaretler vardır. Ve bu kadarı yeterlidir. Çünkü burada bize verilen mesaj, bu birkaç kelimeye sığdırılmıştır. Kur’an’da bize verilen bilginin azlığı ile beraber bu kıssayı analiz edebiliyor ve derin anlamlarını tefekkür edebiliyoruz. Herkes bilir ki vahiyle bize verilen Rabbimizin kelâmında bir şeyden bahsedildiği vakit bunun bir amacı vardır, bundan çıkarılacak bir anlam vardır. Aynı şekilde, bir şey zikredilmediğinde de bu durum eşit derecede anlamlıdır. Zikredilmeyen bir şey varsa bunun da bir sebebi olmalı diye anlıyoruz.