Bir cuma hutbesinde imam şu ayetten bahsetti, ama ayeti dinlerken bende imamın anlattıklarından daha farklı çağrışımlar oldu.
De ki: “Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.”
Zannediyorum bir şeyi Allah için yapma meselesi yanlış anlaşılıyor. Allah bizim yaptığımız hiç bir şeye muhtaç olmadığına göre Allah için yapılması gerektiği söylenen şeyler aslında Allah’ı tanımak için yapılması gereken ve tavsiye edilen şeyler olmalı.
Bu şekilde düşününce yukarıdaki meale bir parantez eklemek gerekiyor:
De ki: “Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah(‘ı tanımak) içindir.”
Bu durumda ayetin tamamı marifetullah ve tevhid eğitimini insanın dikkatine sunuyor ve “De ki” ifadesi ile bu tanımanın insanın hayatının her anına yayılması gerektiğini ya da yayılabileceğini ders veriyor. Ayetin tam anlamıyla marifetullah eğitiminden bahsetmesi, kullanılan “Âlemlerin Rabbi” kelimesi ile uyum içinde. Bütün kâinat Cenab-ı Hakk’ın Rububiyetinden (Rabliğinden, terbiye ediciliğinden) geliyor ve insanı terbiye etme amaçlı yaratılıyor.
Peki bu bakış açısıyla ölümümüzün Allah için olması nasıl oluyor? İnsan fiziken öldükten sonra tanıma işlemi bitiyor çünkü. Demek ki ayette kastedilen ölüm fiziken ölmek değil. İlk olarak insanın başına gelen sıkıntılar, musibetler, sevmediği haller. İkinci olarak insanın kendini sıfırlaması (ölmesi) ve kendisinde varolan hiç bir özelliğe sahip olmadığının şuuruna varması ki bu ölmeler insanı Rabbini tanımaya götürür. Bendeki ilim benden değil, O’ndan… Bendeki şefkat benden değil, O’ndan, ila ahir…
İlave olarak buradaki ölüm ifadesi kâinattaki diğer ölümleri de anlatıyor olabilir. Sevdiğim bir çiçek öldüğü anda onunla irtibatımın kesilmesi anlamında, o ilişkimin kesilmesi itibariyle “ben öldüm” de diyebilirim.
Aynı zamanda buradaki ölme ifadesi her bir an insanın ölmesi ve baştan yaratılması gerçeğine işaret ediyor olabilir. İnsanın bu gerçeğin (ölmelerin) farkına varması ile her bir an yaratılıyor olduğunun sonucuna ulaşması yine kendisini Rabbine ulaştıran bir süreç.
Ayetteki “ölüm” ifadesine verdiğimiz bu anlamlar “İnsanlar Uykudadırlar, Ölünce Uyanırlar” anlamındaki hadisle de uyum içerisinde değil mi?
Peki bir sonraki ayet yukarıda verilen anlamları destekliyor mu? Evet. Bir sonraki ayet yukarıdaki ayette anlatılan süreç sonucunda insanın ulaştığı sonucu anlatıyor:
“O’nun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben müslümanların ilkiyim.”
Bu ayetteki “emrolundu” ifadesi, bir önceki ayette ders verilen eğitime giren insanın net olarak (neredeyse insan için emir haline gelecek şekilde) bu ayette bahsedilen sonuca ulaşacağını gösteriyor.
Son olarak “ben müslümanların ilkiyim” ne demek?
Bu ifade bizim her bir an, yeniden, yaratıcımızı farklı isim ve sıfatlarıyla tanımamızı ya da tanımamız gerektiğini gösteriyor. Öyle ki, iman eğitimine giren bir insan, yaratıcısının isim ve sıfatlarını her an farklı ve daha ileri bir mertebedeki tecellileriyle ve farklı ve daha ileri bir boyutta tanıyacağı için, her bir an sanki “ben şimdi müslüman” oldum diyor. Ben geçmiş her bir anımı farklı bir “ben” olarak tanımlarsam ve 6:162’de bahsedilen süreci devamlı yaşarsam, bir sonraki anım bir önceki andan daha ilerde olacağı için diyebilirim ki “ben müslümanların (yani daha önce hakikate teslim olan benlerin) ilkiyim”. Çünkü şimdiki anım bir önceki anıma göre daha ilerde bir teslimiyet (ya da Rabbi tanımışlık yani marifetullah) mertebesinde.
Allah’u a’lem.
1 Yorum