Kainat ve İnsan Müzakereler Usûle Dair

Melekler Ek 2: Meleklerin Peygambere Salât Etmesi

Melekler Ek 2: Meleklerin Peygambere Salât Etmesi | Ha-Mim

İlyas – Melek konusunu “mülk”ün yani varlığın “mana” yönüyle ilintili olarak anlamak muhtelif ayet ve hadislerde, meleklerle ilgili olarak geçen açıklamaların bu yaklaşımla nasıl örtüştürüleceği problemini de beraberinde getiriyor. Mesela, Ahzab suresinin 56. ayetinde, “Muhakkak ki Allah ve melekleri Nebi’ye salât eder, ey iman edenler! Siz de ona salât ve selâm edin” buyruluyor. Bu ayetteki “meleklerin Peygamber’e salât etmesini” nasıl anlamak gerekiyor?

Mehmet Ali – Evet, ayette “meleklerin Peygamber’e salât ettiği” belirtiliyor. Ama öncesinde Allah’ın Peygamber’e “salât” ettiği bildiriliyor. Önce bunu anlamak gerekiyor. Kur’an öyle diyor diye taklit ederek iman etmeyeceğimize göre, bunu kâinatın şahitliğinde nasıl tasdik edeceğiz? Kur’an kâinatı tefsir ediyor diyoruz, öyleyse bu hakikatin kâinatta delilini bulmamız lazım. Sözlüklerde açıklandığına göre “salât”ın bir anlamı “desteklemek”tir. Buna göre Allah’ın Peygamberine “salât” etmesi yani desteklemesi, onunla gönderdiği Mesajı bütün kâinatın desteklemesi, doğrulaması demektir. Çünkü Peygamber’in getirdiği en büyük, en önemli, en temel mesaj “tevhit”tir. Kâinattaki her şey Yaratıcı’nın varlığını, O’nun şeriki olmaktan münezzeh olduğunu, yani birliğini teyit ediyor!

Bu mesele, bu şekilde anlaşıldıktan sonra “meleklerin Peygamber’e salât etmesi yani desteklemesi kolayca anlaşılabilir bir mahiyet taşıyor. Yani kâinattaki mânâyı, mesajı, anlamı temsil eden “melekler”, bu suretle Hz. Muhammed’in dava ettiği hakikatleri destekliyor, doğruluyor!

O halde üzerine basa basa şunu bir kez daha söylemek gerekiyor: Temel bir usul olarak, her zaman “kulağımız Kuran’da, gözümüz kâinatta” olmalıdır. Gözü kapatarak Kur’an okunmaz, okuyamayız. Okursak taklit olur. Fıkıhta neden namazda gözünü kapatırsan mekruhtur diyorlar? Hayalden iman çıkmaz da ondan.

Bu meselenin hatırlattığı başka bir konuya da işaret edilebilir: Tahiyyatta okunan “diyalog”. Konunun detayına girmek ayrı, uzun bir iş. Bu diyalog “tahiyyât, “tayyibât”, “salavât” ile başlıyor ve “bunlar Allah içindir”, diyor. Bunların ne demek olduğuna girilmesi uzun sürer; konumuz ile alakalı olan kısmına geçiyorum. Bunu diyen, mü’min kul, Allah’a hitaben söylüyor bunları. Anlamı nedir bunun? “Ben, Seni şu şekilde tanıyorum”, diye girizgah yapıyor(uz). Mesela, birisi ile karşılaştığımızda, ona hitaben şöyle desek, “Ey amcamın oğlu Hasan!” Bu bir tanım ve tariftir. Bu da onun gibi. Diyaloga başlayan kişi, Allah’ı nasıl tanıdığını söylüyor, “Sen şöyle şöylesin” diyerek. Cevaben, sana “selam” olsun hitabı geliyor. Selam, barış ve esenlik demektir, bilindiği gibi. Yani, senin Beni öyle tarif etmene karşın ben de sana diyorum ki “Evet, Beni doğru tanımladın ve anladın”. Senin bu tavrın ve tanımın doğru, anlamındadır buradaki selam.

Konuşma devam ediyor: “rahmet ve bereket senin üzerine olsun”. Bunun anlamı nedir, bu mükâleme bağlamında? İşte burası kritik: “Eğer sen Beni, bu başta dediğin şekilde tanıyorsan, bu tanıman doğru olduğu için sonuç olarak sen rahmete ve berekete kavuşursun, yani doğru bir iş yapmış olursun.”

Şöyle diyeyim, baştaki tahiyyât olmasaydı, Peygambere veya bu duayı okuyana rahmet ve bereket gelmezdi. Yani rahmet ve bereket ile tahiyyâtın doğrudan ve zorunlu bir ilişkisi var.

Ali – Bence ayetin anlamı gayet açık ve anlaşılır, görünüyor! Allah ve melaikesi, yani Allah’ın özelliklerinin (esmasının) tecellileri olan kâinat, Resulünün mesajının doğruluğunu destekliyor, şahitlik yapıyor. Rahmetiyle bu Nebinin getirdiği Mesajı desteklediğini söylüyor. Ey “iman ettik” diyenler! Siz de Resulün size sunduğu mesajı destekleyin, o mesaj ile aranızdaki ilişkiyi selamet, barış üzerine kurun, barış sağlayın, gelişip yayılması için fiilî ve kavlî teşebbüslere geçin, bu yoldaki gayretinizle ve de sözlerinizle dualar yapın, ona sahip çıkın, hayatınıza uygulayın, onunla barışık yaşamaya çalışın!..

Başka bir ifadeyle, Kâinatın Varlık Kaynağı, O’nun tecellilerini bizim müşahede edebileceğimiz şekle dönüştürmekle görevli olan melekler, bize kâinat şeklinde görünüyorlar, eğer kâinatı kitle yığını diye görmüyorsak. Resulün biz insanlara sunduğu Mesaj bu. Bunların hepsi aynı şekilde Resul’e emanet edilen mesajı destekliyor, taraftar oluyorlar, insanlar tarafından kabul görmesi için ayrı ayrı suretlerle şahitlik ediyorlar.

İlyas – Öyle anlaşılıyor ki, Kur’an’ı lafzî anlamıyla sınırlayarak okuma hastalığından kurtulmak, ayetler arasındaki bağlantıları iyi analiz etmek, ayetleri varlık aleminin şahitliğinde delillendirip onaylamak gerekiyor. Yapılan açıklamalar, bana tutarlı ve tatmin edici geldi, Allah razı olsun diyorum.

Bölümler: Önsöz | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12

Ekler:  12 | 3

Yazar hakkında

Müzakereler

Çeşitli imani konular üzerine yapılan e-posta yazışmaları Müzakereler kullanıcı ismiyle yayınlanmaktadır.

Yorum yazın