Tâ-Hâ Suresi’nin 124. ayetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor.
mealen
“Ama kim Benim zikrimden yüz çevirirse (kitabımı dinlemez ve Beni anmaktan gaflet ederse), ona dar bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak diriltir, duruşmaya getiririz.”
Verilen mealde zikir “Allah’ı anmak ve kitabını dinlemek/okumak” olarak yorumlanmış.
Bu ayet uygulamamız gereken tahkik-i iman metoduna bir örnek veriyor. Metod öğretiyor bize. Bu metodu görebilmek için Risale-i Nur’da verilen örneklerde olduğu gibi ayetteki kelimeleri kendi dünyamıza taşımalı ve ayetin mesajını içselleştirmeliyiz.
Kanaatimce ayette geçen “zikirden yüz çevirme” ifadesi ezbere bir şekilde, manasına inmeden yüzünden Kuran okumayı kastetmiyor. Yani Allah’u A’lem ayet “Kuran okumazsanız maddi anlamda geçim sıkıntısı çekersiniz” demek istemiyor.
Burada verilen mesajı bir bütün olarak ortaya koyma teşebbüsüne girmeden önce ayetteki kelimelerin üzerinde durulması lazım. Allah’ın zikrini okumak yani verilen mealdeki ifadesiyle “Allah’ı anmak ve kitabını dinlemek/okumak”, hem Kur’an, hem de kainat kitabını okumak olarak anlaşılmalı diye düşünüyorum. “Dar geçim” ifadesini ise insanın maddi anlamda geçim sıkıntısı çekmesinden ziyade, yaşadığı bunalımlar, ayrılık acıları, gençliğinin gitmesi karşısında bir şey yapamamasından kaynaklanan sıkıntılar olarak okumak daha kapsamlı ve hayatımızın her anına hitap eden bir okuma olacaktır.
Yani, ayette geçen Allah’ın kitabını okumak hem vahyi (Alemlerin Rabbi’nin Kelam ile konuşması), hem de kainatı (Yaratıcının Kudret diliyle konuşması) okumak anlamına geliyor. Bundan yüz çeviren insan, yani Allah’ı Rahman, Rahim, Rabb, Kadir, Hakim, Alim, Adil gibi isimlerini kainattan ve vahiyden okuyarak tanımayan insan için dar bir geçim vardır. Bu insan kendisine ebedi gençliği verecek, onu bütün sevdikleriyle bir araya getirecek merhametli bir yaratıcıyı tanımadığı için daha bu dünyada iken ebedi firak acısını çeker. Gençliğinden, bütün sevdiklerinden ayrılıyor ve ebediyyen ayrılacak olmanın acısını…
Bu kişinin kör olarak diriltilmesi de, Allah’ın Rahmaniyetini ve diğer isimlerini bu dünyada tanımayan insanın ahirette bu isimlerin tecellilerini istediği şekilde göremeyecek olmasını anlatıyor. İnsan bunu kendi cüzi iradesi ile seçiyor. Yani körlüğü seçen, gözünü hakikate kapatan, bu insanın kendisi. Ama kulun özgür iradesine bağlı olarak istediği sonucu yaratan Allah olduğu için, “kör olarak diriltir, duruşmaya getiririz” şeklinde ifade ediliyor bu durum ayette.
Bir başka açıdan bakarsak “kör olarak diriltir, duruşmaya getiririz” ifadesini fiziken öldükten sonraki hayata göndermeden, bu hitabın daha bu dünyadaki anlarımızdan bahsediyor olduğunu anlayabiliriz. Şöyle: kıyamet terim anlamı ile fiziken öldükten sonraki kıyam etmeyi, kalkmayı, dirilmeyi ifade etse bile, her an baştan yaratılıyor olduğumuz gerçeğini düşünürsek, bu dünyada her andaki dirilişimizi de ifade eder. Yani Allah’ın zikrinden yüz çevirerek bugün merhametli bir Zat’ın yaratmasıyla hayatta olduğunu bilmeyen insan, bir sonraki gününde kör olarak diriltilir ve dar bir geçime düşer. Yani bugünkü ya da bu saatteki hayatında Allah’ın merhametini okumayan insan bir sonraki gününde ya da saatinde bu merhametin tecellilerinden mahrum kalacak ve sıkıntılara düşecektir.
Ayetin mefhum-u muhalifi ifade ediyor ki: Bu dünyada dar bir geçime düşmeyen insanlar ya da kıyamet günü bütün latifeleri ile görecek insanlar ancak Cenab-ı Hakkın zikrinden yüz çevirmeyen (yani vahyin terbiyesine giren ve kainat kitabını okuyarak yaratıcının özelliklerini, merhametini tanıyan, hisseden) ve gururdan, kibirden uzak, tevazu sahibi ve hakperest olan insanlar olacaktır.