Risale-i Nur Okumaları Usûle Dair

Hacc’ın Anlamı

Hac; dünya hayatında, ilk başa dönme hazırlığıdır.

Ruhumuzun ilk başta tertemiz olduğu ve onu kendimizin kirlettiği manasına gelir bu. Ruhumuz vasıtasıyla, “kendimi biliyorum, Rabbimi tanıyorum!” diyerek bir anlaşma yaptık. Ruhun direk kendi varlığı, bir anlaşma olarak görülebilir.

Ruh, mahiyeti gereği, Sahibini tanır, bilir. Ruhun, Mutlak Sahibini/Yaradanını tanıyabilmesi sayesinde Allah’a inanabiliyoruz. Ev sahibinle kira sözleşmeni yenilediğin gibi, Hacda dahi, Rabbinle anlaşmanı tazeliyorsun.

Cemiyetimde, toplumumda, insanların benim hakkımdaki görüşlerini çabucak fark ederim. Ama Yaratıcımın hakkımda ne düşündüğü önemlidir sadece. Onun görüşlerini fark etmeliyim. Sevdiğimle, ailemle, tanıdıklarla, akrabalarla olan ilişkim, Rabbimle yaptığım anlaşma kapsamında olmalı, o biatı yansıtmalıdır. Buna rağmen, başkalarına yardım anlayışımız karıştırır aklımızı. Birine yardımda bulunman; Allah’ın bu iyiliğinin sonucunda seni ödüllendireceği manasına gelmez. Hissettiğin mutluluk, zaten ödülün senin. Tecrübe ettiğin bu farkındalıktır, hediyen.

İyiye adım attığın her an, ödülünü de beraberinde hissetmeli, almalısın. İyilik yaptığında mutlu olman, Onun tarafında kabul edildiğinin işaretidir. Kesinlikle bu tasdik işaretlerini, her güzel davranışında fark edeceksin. Fark etmiyorsan, iç huzuruyla yapmadın, iç âleminde oturtmadın demektir.

Hacda ayrıcalık belirten hiçbir şeyin yoktur. Bembeyaz kıyafetin (ihram), üniformaya benzer. Ancak o zaman, Harem’e (yani , ‘Allah’ın Evi’nin temsil ettiğine karşı olan hiçbir şeyin, girmesine izin verilmeyen yere) girebilirsin. Kâbe, Allah’ın birliğinin sembolüdür. Tevhidin dışına çıkarsan buraya adım atamazsın. Örneğin: Hem “Allah Bir” deyip, hem de bir çeşit güce sahip (itibarın, aile statün, mesleğin, görüntün, ırkın, milletin..vs) olduğuna eminsen, Harem’e giremezsin. Tamam, bedenin zahiren girer ama ruhun, tam bir tevhid halinde değilse, oraya ulaşamaz.

Kâbe korunmuş bir yerdir(mahrem) ve ihram’ını giymeden oraya giremezsin.

Haram ile Harem

Harem, her düşüncenin giremediği özel bir yerdir. Haram ise; yapılması yasaklananlardır. Ancak, önemli olan senin anlayışındır. Esas mesele, orasının sana tahsis edilmiş olması ve tevhid’e ters düşen herhangi bir şeyle oraya zarar vermemen gerektiğidir. Mahremler kurallardır, onların neye işaret ettiğini anlamak lazım. Mesela: Bedenin Kâbe’nin etrafında dönüyor da, ruhun başka bir yerdeyse; ruhun o tavaftan beklenilen seviyede tatmin olamaz.

Hac, Beklenen Gün’e kendini hazırlama egzersizidir.

“ Yanyana olmalarına rağmen, arkadaşların birbirini merak etmediği o günde. Kendi gerçeğine karşı gelip, kaybedenler; kardeşleri, anne-babaları, eşleri, çocukları karşılığında, azaptan kurtulmayı çok isteyeceklerdir.”
(Mearic Suresi 80:10-15)

Bakışımızı kendimize çevirmemiz lazım. Kirli suyla kimseye yardım edemezsin. Kendini temizle ki, temiz suyun olsun, işte o zaman başkalarına yardım edersin. Matematik öğretebilmek için önce matematik öğrenmek gerektiği gibi.

Tevhid’in günlük yaşantında ne mana ifade ettiğini bilmiyorsan, başkalarına nasıl tevhid’den bahsedeceksin?

Peygamberler, Vahyi temsil ederler çünkü kendilerini Allah’ın öğretileriyle eğitmişlerdir. Muhammed (s.a.v) den rivayet edilen bir hadis okuduğumuzda, şunu incelemeliyiz:

i. Ne yapılması tavsiye ediliyor?
ii. Yapılacak şey neyi temsil ediyor?

Hadis çalışmalarında, arka plandaki tevhid öğretilerinin farkına varmalıyız. Yoksa hadisler; imanı eğitimin temel kaynaklarından olan Kuran’ın öğretilerine ters düşen, kahramanlık hikâyelerine dönüşür.

Yazar hakkında

Ali Mermer

Yorum yazın