Usûle Dair Kur'an Okumaları Risale-i Nur Okumaları

“İyiliği Emretmek, Kötülükten Sakındırmak” Ne Demektir?

“İyiliği Emretmek, Kötülükten Sakındırmak” Ne Demektir? | Ha-Mim

“Ya’murune bilma’rufi wa yanhawna ‘an’il-munker” (3:104; 3:110; 3: 114; 9: 71) olarak Kur’an’da geçen ve “Emri bi’l-maruf nehyi ani’l-münker” şeklinde kullanılan ifadeyi hep “iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak” şeklinde çeviriyor bildiğim kadarıyla mealler. Ama “ma’ruf” kelimesi “iyilik” anlamının yanı sıra “bilinen” anlamına da geliyor. “Marufu emret” derken “insanlara namaz kılmalarını emret/tavsiye et” ‘den ziyade namazı insanlar için “bilinen” ya da “bilinen iyilik” yapacak bir eğitim tarzını takip et demek istiyor galiba ilgili ayetler. Yani öyle bir iman eğitimine gireceğiz ve dünyamıza taşınan hakikatleri bu hakikatlere olan ihtiyacını hissedenlerle paylaşacağız ki bizim ve paylaştığımız kişi için namaz mesela 3. Söz ya da 9. Söz’de bahsedildiği gibi tam bir “bilinen iyilik” halini alacak. Yani şekilden ibaret bir takım hareketlerden ziyade tam bir kulluğa dönüşecek namaz. İnsan namazın hakikatini anlayacak…

Bu ayetlerde bahsedilen “emret” ifadesi, bir komutanın askerlerine emri gibi cebren bir fiili yaptırmak şeklinde anlaşılmamalı. Karşıdaki insana (ve kendimize) namazın hakikati o şekilde anlatılacak ki, o insan o hakikatten tam ikna olacak, yani namaz onun için bilinen bir iyilik haline gelecek ve namazı olmazsa olmaz bir teşekkür ve insan olmanın gereği olarak görecek.

“İyiliği Emretmek, Kötülükten Sakındırmak” Ne Demektir? | Ha-MimRisale-i Nur’da tamamiyle bu ayette verilen metot takip ediliyor. Risale-i Nur insanlara iman hakikatlerinin anlatarak, “namaz kılmak, oruç tutmak, sadaka vermek” gibi amelleri o insanların dünyasında “insaniyetin bir sonucu” haline getiriyor. Aynen susayan bir insanın su içmesinin çok insani bir davranış olması gibi, bu kainatta yaşayan bir insanın da teşekkürünü, hamdini yaratıcısına takdim etmesinin çok insani bir davranış olduğunu net olarak gösteriyor Risale-i Nur.

Dikkat edilirse ayetteki “iyiliği emret” ifadesi kendimize de bakıyor. Yani “kendi nefsine iyiliği emret” daha da açmak gerekirse “öyle bir iman eğitime sok ki nefsini, namaz ve oruç gibi ibadetler senin  için bilinen iyilik haline gelsin” diyor ilgili ayetler. Taklidi imandan tahkiki imana çıkarmak istiyor bu ayetler insanı. “Taklidi iman şüphelere çok çabuk mağlup olur” diyor işari manası ile. Bu sahabe mesleğidir. Nefsimizi terbiye etme mesleğidir. “Nefsim bana teslim oldu” ifadesini sonuç verebilecek bir eğitim sürecidir.

“İyiliği Emretmek, Kötülükten Sakındırmak” Ne Demektir?

Benzer şekilde “kötülükten sakındır” ifadesi cebren bir sakındırmayı anlatmıyor. Bu ifade bir amelin “neden kötü olduğunu”, “neden insaniyete aykırı” olduğunu kendi nefsine ve karşındaki insana anlat ve ikna et demektir. Mesela “şirkin nefret edilecek ne büyük bir zulüm olduğunu nefsine ve karşındakine net olarak göster ve onu ikna et” demektir. Kur’an’ın ifadesiyle (Ankebût, 29:18) elçiye düşen, sadece (kendisine emanet edilen) mesajı dosdoğru bir şekilde iletmektir. Bundan sonrası insanın hür bir şekilde cüz-i iradesiyle vereceği karar bırakılmıştır.

Risale-i Nur’da öğretilen usül ile Kur’an’a muhatabiyet her biri külli hakikatler içeren ayetlerin anlam denizinden çok farklı mücevherler çıkarmanın yolunu açıyor.

Not: Bu yazının ana fikrini Ali Mermer’e borçluyum. Kendisinin bu konu ile ilgili bir hadis yorumu için “Kolaylaştırınız, Zorlaştırmayınız” başlıklı yazısına bakabilirsiniz.

Yazar hakkında

Abdullah Berâ

Bu köşede çeşitli platformlarda yapılan müzakereler sonucunda ortaya çıkmış bazı hakikatleri paylaşmaya çalışacağım. Bu hakikatlerin ortaya çıkmasında yorum ve eleştirileri ile büyük katkı sağlayan bütün hakikat yolcularına teşekkürü bir borç biliyorum. Yazılardaki eksiklikler hiç süphesiz bana aittir.

Yorum yazın

1 Yorum

  • yazinizi ve ali hoca’nin yazisini okudum. guzel bir noktaya isaret etmissiniz.yalniz benim bu kur’ani ifadeyi tefekkurumde, bazi noktalari farkli dusunmusum. allahu alem, bu da ayetin baska bir manasidir.ben emretmek derken, ozellikle sahsi manada, bunu cebretme manasinda anliyorum. maruf ve munker denildiginde ise, burda neyin emredilecegine dair bir kisitlama var. yani ancak bir isin, bir mevzunun ehli olarak kesinlikle dogrulugunu ve faydasini bildiginiz, yahut zararini ve kabul edilemezligini gordugunuz seyleri emir ve nehiy ediniz manasinda. insanin ibadetlerin, vs. gerekliligi, manasi, degeri hakkinda bilgilenmesi onun icin bu tekellufleri yuklenmesini kolaylastirir denilmis. ancak burdaki ifade acikca irfandan bahsediyor. irfan ise ilimsiz olmayacagi gibi maruf ile, malum ile oldugundan cok daha yakin ve icli disli bir iliskiyi cagristirir. yani birisini ismen yahut sureten tanimak ile onunla yillar boyu dostluk yoldaslik etmis olmak arasindaki fark gibi.dolayisiyla ayette bahsi gecen kavim (yahut insanin kalbi) diger insanlara (latifelere) ancak kendi bilgeligi (irfani) icinde gecerliligini tartisamayacagi seyleri emir yahut nehyeder… vesselam