Usûle Dair Kur'an Okumaları

Kevser Suresini Kâinat Şahitliğinde Okuyorum-2

Kevser Suresini Kâinat Şahitliğinde Okuyorum-2 | Ha-Mim

Hülasa: “Kevser” veya “Cennet” para, mal ve eşya gibi maddi şeylerin bolluğu değil, insani ihtiyaç olan ve kalbin mutmain olmasını sağlayan hissiyat ve fikriyatta yaşanan bolluğu ve genişliği ifade eder.

Kalpler nasıl mutmain olur?

Kâinatın getirdiği ve her zaman hem varlığımız hem diğer varlıklar ve hem de peygamberler aracılığıyla kitap biçiminde gelen mesaja kalbi açmak suretiyle itminana ulaşmak mümkündür. Bu mesaj, bir insanın hayatına ne katar? Dünya görüşünü nasıl şekillendirir? Kendi içimizden, insaniyetimizden gelen sorulardan başlayarak itminana ulaşabiliriz.

  • İnsani özelliklerle kâinatın ve peygamberlerin getirdiği mesajlar çelişmemelidir.
  • Bir insan şartlanmazsa eğer mesajı kolaylıkla onaylayabilir.
  • Çok farklı kanallardan gelen mesajlar doğru anlaşıldığında bütün insani duyguların tatmin olması gerekir.

Günümüzde yaşanan stres, depresyon, ümitsizlik, yalnızlık ve diğer problemlerin nedeni insani beklentilerin karşılanmamasıdır. İnsan, kendini mesaja açıp onu insani duygularıyla tanıştırmazsa tatminsizlik yaşar. İnsani beklentileri karşılamayan herhangi bir mesaj ya yanlıştır ya da ona muhatap olan kişinin anlama ve yorumlama biçimi yanlıştır. 

  • Yanlış veya eksik anlamadan dolayı mesajı değil, daima ve önce insanın kendi anlayışını kontrol etmesi gerekir.

Kendini şartlandırarak dünya odaklı bir tatmin arayışına mı giriyor? Bir şeyin hemen olmasını istiyor fakat olmuyor mu? Bu evrenin düzeninde olmayan ve insana verilen niteliklere uygun olmayan bir şeyin hemen olması beklenemez. Bir şeylere ulaşmak için evrendeki belirli bir düzeni takip etmek gerekir. Örneğin, belli bir meyveyi yetiştirmek için onun tohumunu toprağa ekmek ve bakımını yapmak gerekir. Meyve, hemen elde edilen bir sonuç değildir. Yaratıcının İradesine tabi olan bir düzene uyulduğu takdirde, o düzenin gereğine göre yaratılan bir varlıktır. Bu yaratılış düzeni, Yaratıcıyı tanımaya imkân vermek için kurulmuştur. Bir şeyin anında gerçekleşmesini isteyen duygularımızın verilme nedeni, Yaratıcımızın böyle bir varlık alemini yaratacağının vaadinde bulunmasıdır.

İnsanlar, dünyaya bakış açılarının kendilerine sunduğu dünya odaklı ve geçici cevapların sonsuzluk beklentilerini karşılamaması nedeniyle depresyona girerler. Her insanı okumaya davet eden ve insani özelliklerin arzu ettiği manaları içeren kâinat mesajına bazı kişiler kendilerini açmıyorlar. Dünyanın sunduğu ancak tadımlık, geçici zevk ve eğlencedir. Oysa insanın aradığı ebedi mutluluk ve güvendir. Tam manada mutmain olmak (kevser) herkes için mümkündür. Kâinata bakarak varlıkların nasıl var edildiği sorgulanmalıdır. Sorgulama için herhangi bir bedel ödenmez. Kâinatın getirdiği evrensel mesaj da bedava ve ulaşılabilirdir. Her insanın insaniyetine iliştirilmiş özelliklerinin hepsi bedava verilmiştir. Bu özellikler neden kullanılmasın ki? İnsan kendi gerçekliğinin farkına varıp gereğini yapmazsa dünyevi hırslarının peşinden gider. Örneğin, herkes bana saygı duymalı diye tutturursa hakikatin değil pohpohlayıcı sözler ve yapay ilişkilerin peşinden gitmiş olur. Bazı insanlar tam olarak ne aradıklarının farkında olmayabilir. Bu nedenle istek ve arzulara dikkat edilmelidir. Kur’an, güzel bir hediye olan kevseri tavsiye eder. Kevser, her insana verilmiştir. İnsani özellikler ücretsiz biçimde verilmiştir. Bu özellikler kâinat ve peygamberlerin getirdiği mesajı onaylar. Kevser, her insanın kendi özelliklerini kullanarak hem varlıkların hem de peygamberlerin getirdiği mesajdan çıkarabileceği ve mutmain olabileceği manaların, duyguların bolluğunu ve bereketini ifade eder. Mesajı onaylamadaki bolluk ve zenginlikle orantılı biçimde her insan ebedi mutluluk ve güven duygusunu bu dünyada iken yaşayabilir.   

İnsan kendini mesaja nasıl açar?

  • Kendisine mesaj geldiğinde ebedi isteyen insaniyetiyle onu okumalı ve anlamaya çalışmalı. Ebediyet duygusuna cevap verip vermediğine bakmalıdır.

108:2. Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve O’ndan uzaklaştıran her şeyle alakanı kes.

“Fe Salli” namaz kıl diye çevrilir. Fakat bu ayet nazil olduğunda bilinen şekliyle namaz ibadetinin yapılış biçimi henüz netleşmemişti. Öyleyse bu ifadeyi nasıl anlamalıyız? Kur’an bu kelimeyi (salli) çok özel biçimlerde kullanır ve her bağlamda aynı kelime farklı anlamlara gelir. Salli kelimesi sağlam durmak ve kendine verileni desteklemek manasına gelir. Omurganın bileşenleri olan omurlar için de aynı kelime kullanılır. Örneğin Allahumme salli ala Muhammed ne demek? Muhammed (SAV)’in getirdiği mesajı destekliyorum, onu hayatıma uyguluyorum ve bundan memnunum demektir.

“Fe salli li Rabbik”- Rabbin için namaz kıl, neden? Bu kâinatın bir Varlık Kaynağı olduğunu kabul etmek amacıyla kâinattan destek bularak faydalanmak için namaz kılınmalı. Onun rızası için mesaj desteklenmeli. Rabbin rızası için ne yapmalı? İnsan kendine verilen duyguları kullanarak beklentilerinin karşılanmasını ümit etmeli. Rabbin kim olduğunu anlamak ve Onu tanımak için mesaj getiren tüm kanalları açmalıdır. Bu kanalları genelde insan, sadece kendi memnuniyeti için kullanır. Ancak memnuniyetin gayesi aslında memnun olma hissini veren Rabbi tanımak olmalıdır. Örneğin, ahireti yani sonsuz bir hayatın olacağını kabul etmenin gayesi nedir? Sadece gönlünü avutmak veya hüsnükuruntu mu? İnsan bunun cevabını kendisi bulmalı, öğrenim ve eğitim alanı olan bu kâinatı hazırlayan Allah’a şükretmelidir. Rabbi tanımak ve kabul etmek için bir şeyler yapma gerekliğinin nedeni budur. Bir şey ne için yapılır? Bir amaç olmalı. Örneğin, bir kişi aç ise açlığını gidermesi yani yemek yemesi gerekir. Yemenin amacı, yiyeceği Var Eden ve insanın Rabbi olan Yaratıcıyı tanımaktır. Yemenin nihai gayesi, tokluk hissi verenin yiyecek veya zerreleri değil bütün varlıkları bu yiyecek ve yeme eylemiyle birlikte var eden Yaratıcı olduğunun farkına varmak ve şükrünü O’na sunmaktır. Her eylem veya ihtiyaç insana Rabbinin kim olduğunu anlaması için bir vesiledir. İnsan kendini Rabbiyle irtibatlandırmalıdır. Her eylem Varlık Kaynağını yeniden teyit etmek için bir fırsattır. İnsanın kendisi Rabbinin kim olduğuna şahitlik etmelidir. Herhangi bir iş ve eylemde Rabbi tanımamak veya varlık kaynağı olarak kabul etmemek, Yaratıcının mülkü olan kâinat sergisinden hırsızlık yapmak demektir.

Kevser Suresini Kâinat Şahitliğinde Okuyorum-2 | Ha-Mim

Önyargılı yaklaşım ve düşünceler mesajın nihai amacına ulaşmasını engeller. Örneğin, Rabbin bir şeye ihtiyacı var mı, ihtiyacı olan birisi yok olan bir şeye varlık verebilir mi? Hayır. Öyleyse mesaj neden Rabbin için namaz kıl diyor sorusu böyledir. Cevaben Rabbi tanımak ve şükür için denilebilir. İnsan, kendisi için her şeyi kimin hazırladığını ve kendisine kimin baktığını öğrenmelidir. Bunu anladığında, ulaştığı sonuçla tutarlı olmalı ve bunu desteklemelidir. Tutarlılık, varlık kaynağının kabulüne dair vardığı sonuçta sağlam durmaktır. Kendisiyle çelişmemektir. Bu ihtiyaçları var eden ve tatmin eden kimdir? İnsan, ihtiyaçlarının bir sonucu olarak sürekli iletişim kuracak şekilde yaratılmıştır. İhtiyaçları sürekli karşılanıyor. Birisi hasta olduğunda, bu kişinin iyileşmeye ihtiyacı vardır. Şifa aramanın amacı nedir? Şifaya vesile olanları kimin var ettiğini anlamak. Bedenin kendini onardığı söylenir. Şuursuz zerrelerden yapılmış bu beden, sanki akıllı bir varlık kaynağıymış gibi kendini nasıl onarsın? Kullanılan ifadelere dikkat etmek gerekir.

İnsanın hayatının gayesi nedir? Tecrübe ettiği tüm kasıtlı durum ve yaşantılar, Varlığının Kaynağının kim olduğuna dair bir sonuca ulaşmak ve onunla irtibat kurmak içindir. İnsanın bu dünyadaki nihai gayesi, şahitlik ettiği varlıklar ve eylemler aracılığıyla onu bu yaratılışla Kimin var ettiğini anlaması ve tanımasıdır. Bu ayet insanı, evrenle olan tüm etkileşimlerden, Rabbinin kim olduğunu tanımak için vardığı sonuca yönlendiriyor.

“… Ondan başka her şeyle alakanı kes ve sadece Ona yönel.”

Peygamberin (SAV) tebliğle ilk olarak görevlendirildiği Mekke toplumunu dikkate alalım. Bir adam düşünün ki ne şair ne bilgin ne de bir mevki sahibidir ve size gelerek “beni dinle” diyor. Onu dinler misiniz? Bir topluluğun lideri veya seçkin vasıflı olmayan birini dinler misiniz? Bu toplumdaki yüksek mevki sahibi bazılarının tepkisi “Bu eğitim görmemiş (kendilerinin anladığı anlamda) adam ilginç şeyler söylüyor acaba bunları kendisi mi uydurdu?” biçimindeydi.

  • Mesaj yüksek standarttadır ve onu getiren, “Beni Kâinatın sahibi görevlendirdi” diyor.

Dürüst birine benziyor, ne diyor bu adam?

  • Yakınındaki birkaç kişi ona inandı. Hanımı Hatice, Ali, Ebubekir ki kendisi öteden beri ticaret vasıtasıyla gördüğü farklı kültürler üzerinden varlığın manasını araştırıyor ve kültürün nasıl değiştiğini görüyordu. Ebubekir mesajı duyar duymaz bunun Mekke dışındaki insanlardan duyduklarına benzer bir şey olduğunu anlamıştı. Fakat biliyordu ki, bu kişi o toplumları tanımıyordu. Öyleyse nasıl bu söylediklerini bilebilirdi? Hemen bu kişinin, “Bu sözler benim değil, bizi ve her şeyi yaratanın bana bildirdiği sözlerdir” açıklamasına inandı ve teslim oldu.

Sadece O’nun için her şeyden alakayı “kesmek” veya her şeyi “kurban etmek” ne demek? Vahyin ilk senesinin sonu veya ikinci senesinin başına doğru insanlar, “kesmek” veya “kurban etmeyi” koyun, keçi veya deve kurban etmek sandılar. Mamafih “kesmeyi” bağlamın dışında tutarsak pek bir anlam ifade etmez. Burada kastedilen anlamı bir hayvanı keserken de yaşamak gerekir. Kesme işlemi yalnızca etinden faydalanmak için değil de o hayvanı bir rızık olarak yaratanı tanımak için yapılmalıdır. Fakat surenin bağlamına sadık kalırsak, “Ey insan! Sana kevseri (bolluk) verdik demek, insanın kendisine verilen sonsuz özellikleri kullanarak Varlık Kaynağını tanıması için çabalaması manasına gelir. İnsanın Varlık Kaynağını aramak noktasında tutarlı ve duyarlı olması gerekir. Varlık Kaynağını kasıtlı olarak inkâr mı ediyor veya bu hususta ihmalkâr mı davranıyor, dönüp bakmalıdır. İnsan, ebedi isteyen duygularını tatmin etme ihtiyacı duyar. Bunun için Rabbini tanıma hususunda tutarlı olmalı, nefsani arzu ve emelleri O’nun için kurban etmelidir. Memnuniyeti hatırlamalıdır. Pratik olarak insan, herhangi bir şeyi yapmadan önce kendine şunu sormalı: “Bunu yapmak, Rabbimi daha çok tanımama mı vesile olur yoksa örneğin, ailem veya çocuklarımın memnuniyeti mi artar?” İnsan, kendini Rabbine götüren hakikat yolculuğunda, varlığına sirayet etmiş tüm kültürel değerlerle alakasını kesmelidir. Eğer kesmezse, gerçekten namaz kılamaz. İnsanın kalbi yarılıp içine bakılsa, Rabbi görülür mü? Dünyayı, dünyevi biçimde anlamak ve yorumlamak insanı ebeden tatmin etmez. Ebedi tatmin, ancak “gayba iman” veya bu kâinat türünden olmayan bir Varlığa yani Mutlaka iman etmekle gerçekleşir. 

  • Batıl iddiaları kurban etmedikçe (La ilahe) O’ndan başkası yok (illallah) denemez.

Örneğin, neden yemek yerim? Çünkü yemeğe ihtiyacım var. Yemeği bir süreliğine kesmek veya kurban etmek (oruç), hayat ve itminan kaynağının yemek (nesne) değil, yemekle birlikte tüm kâinatın Yaratıcısı olduğunu anlamak demektir.

• İbadet, gerçek memnuniyet, emniyet ve huzur sağlayıcı kim ise O’nu tanımak ve bu tanıklığa göre hareket etmek demektir.

• İnsanı Rabbine ulaştıran tefekkür yolundan saptıran her ne varsa, kurban etmek veya kesmek gerekir.

Memnun olduğumuz herhangi bir şeyi sevecek şekilde yaratılmışız. Bizim için olumlu olan her şey örneğin itibarımız, bir memnuniyet kaynağıdır. Var edilen her şeyin, bizi tatmin etmeye vesile olduğunu anlayarak Varlık Kaynağımızı tanımamız gerekir.

*Islam From Within Youtube kanalında yayınlanan “Chapter Abundance (Kawthar) – Part 2” başlıklı videonun transkriptinin çevirisidir.

Bölümler: 12 | 3

Yazar hakkında

Yunus Erkan

Yorum yazın