Üniversitede Biyoloji Lisans eğitimi ve sonrası Lisansüstü ve doktora eğitimim süresince İslam ve evrim çelişkisi konusu beni çok zorlamıştı. Uzun bir sure “Allah var, her şeyi o yarattı ama bana öğretilenlerin ışığında evrim de var” diye bocalamıştım. Problemlerimin iki sebebi vardı. Birincisi, benim iman konusuna çok yabancı olmam. İkincisi ise bana bilimsel gerçek diye dayatılanların sağlamasını yapmadan doğru olarak kabul etmemdi. İmanın esaslarını tahkiken öğrenip, doğrulamam ve onları hayatıma ve bilimsel bakışıma uyguladıkça (Elhamdülillah) bu durumu atlattım ve şimdi biyoloji ile ilgili ne görsem veya öğrensem imanım daha da kuvvetleniyor, çünkü o bilgiyi imanımı güçlendiren ayet/malzeme olarak kullanabiliyorum. “Yapılan araştırmaların neticelerini incelerken, kendi varlık anlayışını yansıtarak yanlış yorumlayanların açıklamalarını değil de, araştırmaların sonuçlarına odaklanıp dikkatle incelersen, o zaman bilimsel sonuçlar sana o olayın yaratıcısını tanıtır!” diye öğrendiğim bir düsturu her zaman aklımda tutuyorum. Kendimce edindiğim sonuçlar doğrultusunda benim gibi sancı çekenlere faydası olur diye ulaştığım sonuçları paylaşmak istiyorum.
Evrim nedir ki bu kadar tartışma konusu olabiliyor? Evrim en basit anlamda canlıların ilk oluştuğu bir hücreli organizma halinden bugünkü bildiğimiz bitkiler, hayvanlar ve insan gibi canlılara nasıl dönüşebilmiş olduğunu açıklamaya çalışan bir teori, yani varsayımlar (Bilimde bir teori demek ne olduğunu aslında bilmediğimiz bir konu hakkında yapılan varsayımlardır. Bilimsel bir teorinin ispatlanmış bir gerçek olduğu yanılgısına kapılmamalı). Evrim, evren cinsinden olmayan bir etki olmadan (yani gözlemleyebildiğimiz evren dışından bilinçli tercih yapan bir yaratıcı olmadan) canlıların değişmesi ve yeni organizmaların oluşması gibi olayları bir kapalı sistem (ekosistem) içinde açıklamaya çalışır. Gerekli şartlar oluştuğunda bir canlının bulunduğu çevre koşullarına daha iyi ayak uydurabilmek için değişeceğini, hatta yeni bir canlı türü oluşabileceğini iddia eder. Peki bu iddia beni neden ilgilendirir? Çünkü evrim teorisi, bilinçli tercihler yaparak bu evrene belli bir düzen içinde varlık veren bir yaratıcı olması gereği sonucuna ulaşan mantıki kavrayış ile çelişir. Yani diğer bir deyişle, evrim bir yaratıcıyı reddeder.
İnsanlar yaptıkları gözlem ve vardıkları sonuca göre mantık muhakemesiyle bilinçli bir yaratıcının var olması gerektiğine inanabilir (iman eder). Biz insanlara düşen en önemli sorumluluk, hayatin ne demek olduğunu, hayatın yapıtaşları olan amino asitler, nükleik asitler, ve hatta su gibi moleküllerin nasıl olup da bir araya gelip bir “canlı” organizmayı oluşturabildiğini araştırmak, düşünmek, anlamak olmalıdır.
Tarihsel verilerin, fosil kalıntılarının doğruluğunu veya yanlışlığını ispata çalışarak evrim gibi konulara bir açıklama getirilmeye çalışmak tamamen işin özünü kaçırmak olur. Asıl sormamız gereken sorular “Hayat nedir?” “Canlı olmak ne demektir?” “Var olmak ne demek?” “Bir canlı kendi kendine veya çevre etkisiyle var olabilir mi?” gibi varoluşun temellerini sorgulayan sorular sorulmalı. Evrim teorisi “Varlık ve hayat bir kere ortaya çıkmış, nasıl çıktığı çok da önemli değil şimdi, benim asıl meselem türlerin değişimi” diyerek asıl sorulması gereken soruları es geçiyor. Veya “Bir yaratıcı ilk canlıları yaratmış olabilir, ama sistem kendi kendine işliyor ve canlılar bulundukları ekosistemde hem çevreden etkileniyor, hem de birbirlerini sürekli etkiliyorlar, ve bu da bir canlıda değişimleri zorluyor, çevresine gittikçe daha uygun yeni özellikler böyle kazanıyor ve gittikçe daha iyi ve gelişmiş türler ortaya çıkıveriyor” diyerek bir yaratıcıya inanan insanları da tuzağa düşürüyorlar. Özellikle “Her şeyi Allah yarattı” diyen bir inanan dahi “Allah bir zaman önce yaratmış, artık evrende ve dolayısıyla dünyada sistem kendi kendine işliyor. Allah sisteme, yani hiçbir şeye karışmıyor ve karışmayacak” gibi bir algı oluşturuyor. Böylesi tuzaklara düşmemek için, bizi doğru sonuçları bulmaya götürecek şekilde sorular sormamız gerekiyor.
Bilimsel diye yutturulan veya dayatılan bu teorinin böyle çürük olduğunu gördüğüm için, bir biyolog olarak “evrim teorisini İslamlaştırmak” diye bir uğraşa girme ihtiyacı hiç hissetmiyorum. Onun yerine Kuranin ışığında ilerlemeyi tercih ediyorum. Kuran bana beni yaratandan izinsiz bir yaprak bile kıpırdamadığını (6:59), veya O’nun yaratma yönteminde hiçbir değişiklik bulamayacağımı (48:23) ve bana kendisinin nasıl yaratmaya başladığını gözlemem gerektiğini (29:20) belirtiyor.
Beni yaratan bana sürekli düşünmeyi, sorgulamayı öneriyor “Git araştır sorgula, bak bakalım kendi kendine olan herhangi bir şey bulabilecek misin? “Tekrar tekrar bak, araştır, fakat bulamayacaksın” (67:3) diye iddia ediyor. Bu iddiaları doğrulamak benim görevim. Bu noktada “Allah zaten her şeyi yarattı, o söylüyorsa doğrudur, sorgulamak gereksiz” diye taklitçi sonuç odaklı bir iddianın çok yanlış ve zarar verici olduğunu da belirtmek isterim. Bir şeyin Allah tarafından yaratıldığı benim araştırmalarımın ancak sonucu olmalıdır (“İllallah”). Halbuki ilk önce araştırdığım konudaki hiçbir materyalin diğerlerinin varlık kaynağı olamayacağını (“La ilahe”) tasdik etmem gerekir. Bir örnekle düşünelim: Evde oturmaktan bunaldınız ve ormanda yürüyüşe çıktınız. Ağaçlar, bir yerlere dökülmüş yapraklar, yerde otlar, kenarda küçük bir gölet olmuş su var. Kuşlar, böcekler falan da gördünüz. “Bunların hepsini Allah yarattı” demek Kuran’ın metoduna aykırı bir yaklaşım olur. Halbuki bana düşen ilk önce “La ilahe” yani bu ekosistemdeki her bir parçacığın diğerlerinin varlık kaynağı olup olamayacağını araştırmak, ve eğer hiçbirinde bu tür bir kabiliyet yoksa “İllallah” yani bunları hepsini bir arada ahenkle yapan Sınırsız İlim, Hikmet, Kudret sahibi biri olması lazım, -ki ona Kuran “Allah” diyor-, diyebilmektir. İlk önce varlığın nasıl oldu da var olduğunu açıklamak gerekir. Fakat konumuz gereği hayatı açıklayabilmek, hayatta olabilmeyi açıklayabilmek üzerinde yoğunlaşacağız. Bir hücrenin kendi kendine olamayacağına kanaat getirince çok daha kompleks organizmaların kendi kendine, veya çevresel güçlerin etkisiyle olamayacağını anlamak/iman etmek çok daha kolay olacaktır. O zaman rahatça su sonuca varabiliriz (iman ederiz) “Canlılar evrimle değil de Yaratıcının hayatı var etmeyi dilemesiyle, yani Onun Emriyle var olur”.